Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/27329 E. 2019/3484 K. 19.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/27329
KARAR NO : 2019/3484
KARAR TARİHİ : 19.03.2019

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki ayıplı mal davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Davacı, 22.02.2011 tarihinde diğer davalının ithalatçısı olduğu dava konusu otomobili davalılardan … Otomotiv Şti.’den satın almış olduğunu, aracın teslim alınmasından sonra bir çok defa çeşitli arızalar nedeniyle servise götürülmek zorunda kalındığını, son olarak araç motorundaki arızanın giderilememesi nedeniyle motor değişimi yapılması gerektiğinin iletildiğini, aracın ayıplı bir şekilde kendisine satılmış olduğunu ileri sürerek, ayıplı ürünün ayıpsız misli ile değişimine, bunun mümkün olmaması halinde ise sözleşmenin iptali ile aracın dava tarihindeki değerinin davalılardan tahsiline karar verilmesini dilemiştir.
Davalılar, ilk derece yargılama makamına sunmuş oldukları yanıt dilekçeleri ile usuli ve esasa dair sebeplere dayanarak davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemenin davanın reddine dair kararının Dairemizce davacı yararına bozulması üzerine mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile; aracın 6502 Sayılı Yasanın 11/1-ç maddesi uyarınca ayıpsız misli ile değiştirilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı taraflarca temyiz edilmiştir.
Mahkemenin 14.02.2013 tarih ve 2012/115 Esas, 2013/146 Karar sayılı kararının davacı tarafından temyizi üzerine Dairemizin 12/12/2013 tarih ve 2013/22944 Esas 2013/31304 Karar sayılı ilamı ile “…4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında ve Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmelik açısından değerlendirildiğinde aracın değiştirilmesi koşullarının gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Mahkemece, davacının yaptığı kazalar nedeniyle araçtaki değer kaybı belirlenerek, davacının talebi doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. …” gerekçesiyle davacı yararına hükmün bozulması üzerine, mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur. Yargılama sırasında; 17.12.2015 tarihli celse ile kurulan ara karar uyarınca taraflara bilirkişi incelemesine esas olacak varsa başka delillerini bildirmeleri için iki hafta kesin süre verilmiş, taraflarca herhangi bir delil ve belge sunulmaması ve 30.03.2016 tarihli karar celsesinde ise davalılardan … Otomotiv Tic. vekilinin beyanı neticesinde davalı tarafın ispat külfetini yerine getirmemiş olduğu sonucuna varılarak davanın kabulü cihetine gidilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Tarafların bazı usulî işlemleri belli bir süre içinde yapmaları için hakimin bir tarafa kesin mehil verebileceği HMK’nun 94 ve devamı maddelerinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Kesin mehil, davanın en az masrafla ve sürüncemede bırakılmadan bir an evvel sonuçlanmasını temin için hakime tanınan yasal takdir yetkisidir. Ancak kesin mehil verilen işlemin yapılmaması, bir hakkın ortadan kalkması sonucunu doğurduğundan bu konudaki kararın yasaya uygun olması zorunludur. Bu nedenle HMK’da taraflara verilecek kesin süreye ilişkin ara kararlarda, yapılması gereken işlerin neler olduğunun açıklıkla belirtilmesi, tanınan sürenin yeterli ve elverişli olması ve ara kararına uyulmamasının sonuçları da duruşma zaptına açıkça yazılmalıdır. (Bkz. HGK 21.9.1983 T. 14/3447-825 sayılı kararı) Aksi takdirde kesin mehle uymama, hukuki sonuç doğurmayacaktır. Her ne kadar, mahkemece, gerekçeli kararda da ifade edildiği üzere 17.12.2015 tarihli celsede, “Bozma gerekçesi doğrultusunda, araçtaki kazalar sebebiyle oluşan değer farkını belirten, davacı ve davalı yana bilirkişi incelemesine esas olacak varsa başka delillerini bildirmeleri için iki hafta kesin süre verilmesine,” şeklinde kesin süre verilmek suretiyle ara karar kurulmuş ise de, kesin süreye uyulmamasının doğuracağı sonuçlar bakımından bir ihtarda bulunulmamış olduğu anlaşılmaktadır. Bu haliyle yapılan ihtarat HMK nun 94. maddesine uygun değildir.
Yine karar celsesinde ifade edilen davalılardan … Otomotiv Tic. Vekiline ait “davalı müvekkili sorduk, herhangi bir kaza hasarı belirtmediler, bu nedenle delil sunamadık.” beyanı da 08.10.2012 tarihli bilirkişi raporu ile yapılmış olan dava konusu otomobilin kullanıcı elinde iken karıştığı iki adet kazanın var olduğu gerçeğine halel getirmez. Hal böyle olunca, ilk derece yargılama makamınca, dava konusu otomobile ait künye bilgileri eklenmek suretiyle öncelikle Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği’nden var ise dava konusu otomobile ait tüm kaza evrakları dosyaya kazandırılmalı, var ise bu evraklarla birlikte dava konusu otomobil üzerinde; yok ise bu evraklar olmaksızın dava konusu otomobil üzerinde uzman bilirkişi eliyle gerçekleştirilecek keşif ile dava konusu aracın tüketici elindeyken uğramış olduğu kazalar nedeniyle bu otomobilde oluşan değer kaybı belirlenmek suretiyle bu değer kaybının davalılara ödenmesi şartıyla, davanın kabulüne karar verilmelidir. Zira, dava konusu otomobilin uğramış olduğu tespiti yapılan iki adet bu kaza nedeniyle oluşacak değer kaybı araç ayıplı da olsa ürünün satıcısına veya ithalatçısına yüklenemez. Mahkemece, bu yönler gözardı edilerek HMK.nun 94.maddesine uygun şekilde ihtaratta bulunulmadan ve eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, peşin alınan 995,28 TL harcın istek halinde davalı … San. A.Ş.’ye, 29,20 TL harcın davalı … Ticaret’e iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.