Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/25013 E. 2019/8797 K. 25.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/25013
KARAR NO : 2019/8797
KARAR TARİHİ : 25.09.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı; kendisine ait Üzümlü beldesinde bulunan taşınmaz üzerine ev yaptırmak istediğini, davalı ile 105.000,00 TL karşılığında anahtar teslim şeklinde evin yapılması için anlaştıklarını, hesabından para çekilerek evin yapılması için davalıya vekaletname verdiğini, ancak davalının evi tamamlamadığını, delil tespit dosyasından anlaşılacağı üzere evin tamamlanmamış halinin değerinin 94.385,00 TL olduğunu, davalının vekaleti kötüye kullanarak hesabından 70.000,00 TL fazla para çektiğini ancak bu parayı kendisine iade etmediğini ileri sürerek, davalı tarafından hesabından çekilen 70.000,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.”
Davalı; davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, tanık beyanları dikkate alındığında davalının davacının bilgisi dahilinde para çektiği ve bu nedenle davalının vekalet görevini kötüye kullandığının ispatlanamdığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin verilen ilk karar, davacının temyizi üzerine Diremizin 19.03.2014 tarih 2013/30519 Esas ve 2014/8066 Karar sayılı ilamı ile “”…Vekilin hesap verme yükümlülüğüne, üçüncü kişilerden aldığı değerler evleviyetle dahildir. Belirtilen yükümlülüklere aykırı davranılması halinde vekilin, müvekkile karşı, onun bu yüzden uğradığı zararı tazmin yükümlülüğünün ortaya çıkacağı da çok açıktır. Bu ilke ve kurallar altında somut olaya bakıldığında davalının gerek hesap verme ve gerekse, özen ve sadakatle iş görme yükümlülüklerine davalı yaptığı masrafları ve ödemelerin hesabını vermekle yükümlü olup, ispat külfeti davalıdadır. Dava konusu miktar nazara alındığında olayda miktar itibariyle tanık dinlenemez. Hal böyle olunca, davalı tarafından tamamlandığı iddia edilen taşınmazın değeri ve davalı tarafından davacının hesabından fazla çekildiği iddia edilen miktar tespit edildikten sonra davalının tanık delilli dışındaki tüm delilleri toplanarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi…””gerekçesi bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sırasında mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemce bozma sonrasında alınan emlak ve teknik bilikişi tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda davacının davalı ile yapımı konusunda anlaştığı evin maliyetinin 103.823,50 TL, yine bozma sonrasında bankacı bilirkişiden alınan bilirkişi raporunda davalı tarafından davacının hesabından toplam 257.487,79 TL ve 1.500 GBP para çekildiği tespit edilmiştir. Alınan bilirkişi raporları ile tespit edilen miktarlar dikkate alındığında, mahkemece bilirkişi raporları eksik ve hatalı değerlerlendirilek, davalı tarafından fazla para çekildiğinin tespit edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.