Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/24310 E. 2018/10438 K. 08.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/24310
KARAR NO : 2018/10438
KARAR TARİHİ : 08.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Davacı, davalı şirkette ziraat mühendisi olarak 23.05.2002 tarihinde işe başladığını, fazla çalışma yaptığını, son ücretinin aylık net 1.046,76 TL olduğunu, kesintisiz çalışmasına devam ederken iş sözleşmesinin 26.09.2006 tarihinde haksız olarak sona erdirildiğini belirterek; kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti alacağı olarak fazlaya dair haklarını saklı tutarak, şimdilik 300,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacının birliklerine ait …plakalı aracı izinsiz olarak alarak kendisine mobilya almak için İnegöl’e giderken kaza yaptığını ve aracı pert ettiğini, birliğin ikinci başkanı …’a diğer çalışanların yanında “konuşursam sokağa çıkamazsın, beş para etmez adamsın, çok iyi adam olsan karını boşamazsın” şeklinde küfür, tehdit ve hakaretler ettiğini, yanında çalışan…’ı tehdit için şubeye gönderdiğini, Şubeden bir çuval buzağı mamasını zorla aldığını, bunların tutanak altına alındığını ve iş akdinin 4857 Sayılı Yasanın Md. 25/II-b fıkrası gereği haklı olarak fesih edildiğini, tazminata hak kazanmadığını, yaptığı iş gereği ve işyerinde fazla çalışma yapma imkanı bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine dair verdiği kararın dairemizce 2014/3941 Esas, 2014/19479 Karar sayılı ilamı ile 17/06/2014 tarihinde; “davacı tarafından dosyaya sunulan 01.01.2006 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesine de davalı tarafından karşı çıkılmamıştır. Bu durumda mahkemece, davacının talebinin genel hükümler ve sözleşme hükümleri dikkate alınarak çözümlenmesi gerekirken, bu hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde ret kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” gerekçesiyle bozulması üzerine, bozma kararına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulü ile 100 TL kıdem tazminatının sözleşmenin sona erdiği tarihten itibaren hesap edilecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte, 100 TL ihbar tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulmasına, fazla mesai ücreti yönünden talebin reddine karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Mahkemece 04.08.2016 tarihli ek karar ile davalının temyiz başvurusunun, miktar itibariyle temyiz edilemeyecek bir karara ilişkin olması gerekçesiyle temyiz talebinin reddine karar verilmiş olup, davalı bu kararı süresinde temyiz etmiştir. Davacı, dava konusu alacaklarını kısmi dava olarak açarak ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak bu davada talep ettiği için temyize esas miktar alacağın tamamı üzerinden belirlenmesi gerekmektedir. Davalı aleyhine bilirkişi raporu ile belirlenen ve mahkemece gerekçede kabul edilen kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının toplamı 8.533,00 TL olduğu anlaşılmakla, bu durumda verilen kararın kesin olduğundan söz edilemez. O halde, mahkemece, verilen 04.08.2016 tarihli ek kararın usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle davalı vekilinin temyiz talebinin reddine ilişkin ek karar kaldırılarak davalının temyiz itirazları incelenmiştir.
2-Yanlar arasındaki uyuşmazlık 818 Sayılı BK.nun 313. ve devamı maddelerinde düzenlenen hizmet akdinden kaynaklanmakta olup, davacının 26.09.2006 tarihinde hizmet akdinin sona erdiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık hizmet akdinin kim tarafından ve haklı nedenle feshedilip edilmediği ile davacının tazminata hak kazanıp kazanmadığı konusunda toplanmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun “istisnalar” başlığını taşıyan 4/b. madde ve fıkrasındaki “50’den az işçi çalıştırılan (50 dahil) tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerinde,” İş Kanunu hükümlerinin uygulanmayacağı açıkça belirtilmiştir. Bu durumda uyuşmazlıkta uygulanacak hükümler davanın açıldığı tarih itibariyle 818 Sayılı Kanun hükümleridir. Davacı’nın istemleri arasında işten haksız sebeplerle çıkarıldığı için kıdem ve ihbar tazminatının tahsiline karar verilmesi yer almaktadır. BK.’nun 344. maddesi’nde, “muhik sebeplerden dolayı gerek işçi gerekse iş sahibi, bir ihbara lüzum olmaksızın her vakit akdi fesedebilir. Ezcümle, ahlaka müteallik sebeplerden dolayı yahut hüsnüniyet kaideleri noktasından iki taraftan birini artık akti icra etmemekte haklı gösteren her hal, muhik bir sebep teşkil eder. Bu gibi hallerin mevcudiyetini hakim taktir eder. Fakat işçinin kendi kusuru olmaksızın duçar olduğu nispeten kısa bir hastalığı yahut kısa müddetli biraskeri mükellefiyeti ifa etmesi, muhik sebep olarak kabul edilemez.” hükmü, yine BK.’nun 345/1. Maddesi’nde ise, “Muhik sebepler bir tarafın akte riayet etmemesinden ibaret olduğu taktirde, bir taraf diğer tarafa onun akit ile müstehak iken mahrum kaldığı feri menfaatler de nazara alınmak üzere, tam bir tazminat itasıyla mükellef olur.” hükmü ve yine anılan maddenin 2. fıkrasında ise, “bundan başka hakim vaktinden evvel feshin mali neticelerini, hali ve mahalli adeti gözönünde tutarak taktir eder.” hükmü vazedilmiştir. Ayrıca yine 818 Sayılı BK.’nun ihbar tazminatına ilişkin 340. maddesinde “Hizmet akdinde, bir müddet tayin edilmez ve böyle bir müddet işin maksut olan gayesinden de anlaşılmazsa, her iki tarafça feshi ihbar olunabilir. Böyle ne akit nede kanun ile diğer bir müddet tesbit edilmemiş olduğu takdirde, amele hakkında ihbardan sonra girecek hafta nihayeti için, idarehane memur ve müstahdemleri hakkında ihbardan sonra girecek ikinci hafta ve diğer hizmet akitlerinde ihbardan sonra girecek keza ikinci hafta nihayeti için akit fesholunabilir. İşsahipleri ve işçiler için muhtelif ihbar müddetleri, mukavele edilmesi caiz değildir.”, 341. maddesinde “Bir hizmet akdi, bir seneden fazla devam ettiği takdirde bu akit iş sahibi ve işçi tarafından ihbar edildikten sonra girecek ikinci haftanın nihayeti için fesholunabilir. Bu müddetin bir haftadan eksik olmamak üzere mukavele ile tebdili caizdir.” hükümleri yer almaktadır.
Somut olaya dönülecek olursa; davacı, iş sözleşmesinin 26.09.2006 tarihinde haksız olarak sona erdirildiğini iddia etmiş, davalı taraf ise birliklerine ait aracı, davacının izinsiz alarak özel işlerinde kullandığı sırada kaza yapması ve birlik ikinci başkanı …’a diğer çalışanların yanında “konuşursam sokağa çıkamazsın, beş para etmez adamsın, çok iyi adam olsan karını boşamazsın” şeklinde küfür, tehdit ve hakaretler etmesi nedeniyle iş akdinin 4857 Sayılı Yasanın Md. 25/II-b fıkrası gereği haklı olarak fesih edildiğini savunmuştur. Yerel mahkemece; dosya içerisinde davacının iş akdinin tazminatsız feshini gerektirecek herhangi bir delil bulunmadığı, feshin haklı nedene dayanmadığı, davacıya kıdem ve ihbar tazminatının ödenmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Ancak; dosyaya davalı tarafça sunulan 26.09.2006 tarihli tutanağa ve bu tutanağı doğrulayan tanıklar … ve Zennure Durmuş’un beyanlarına göre davacının, davalı birliğin ikinci başkanına hakaret içeren sözler söylediği, bu söylemlerinin üzerine davalının hizmet akdinin feshine ilişkin ihtarnameyi ertesi gün davacıya gönderdiği anlaşılmakla taraflar arasındaki hizmet akdinin 818 Sayılı B.K. nun 344. maddesi uyarınca davalı tarafından haklı nedenle derhal feshedildiği sabit olduğundan davacının haksız fesih tazminatı ve ihbar tazminatı taleplerinin de reddi gerekirken, yanılgılı bir değerlendirme ile yazılı şekilde davanın kısmen kabulü yönünde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir
SONUÇ: Yukarıda (1). bentte açıklanan nedenlerle, temyiz talebinin reddine ilişkin 04.08.2016 tarihli ek kararın kaldırılmasına, (2). bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 08/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.