Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/2375 E. 2018/10414 K. 07.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/2375
KARAR NO : 2018/10414
KARAR TARİHİ : 07.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Davacı, … 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/106 esas sayılı dosyasında davalının avukatı olarak görev yaptığını,ilgili dosyada asıl ve karşı dava olmak üzere iki adet iş için davalının vekaletini üstlendiğini, bu işler için avukatlık ücret sözleşmesi imzaladıklarını, bu sözleşmeye göre asıl dava için 4.000,00 TL üzerinden anlaştıklarını, karşı dava için ise vekalet ücretinin %12 olarak belirlendiğini, eldeki davadaki talebin yalnızca asıl davaya ilişkin olduğunu, karşı dava yönünden haklarını saklı tuttuğunu ancak gerekçe gösterilmeden haksız azledildiğini, alacağın takibi için başlattığı takibe de haksız itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazının iptali ile takibin devamına, davalının %20 oranından az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile takibin devamına ve alacak likit olduğundan asıl alacağın %20’si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı avukat, vekil sıfatıyla davalı adına takip etmiş olduğu dava dosyasında haksız azledildiğini iddia ederek ödenmeyen vekalet ücretinin tahsilini istemiş, davalı ise, davacının avukatlık görevini kötüye kullandığını, husumetli oldukları kişi aleyhine yaptırdıkları tespitin aleyhlerine çıkması ile davacı avukatın husumetli kişinin de vekaletini üstlendiğini öğrendiklerini beyan ederek azlin haklı olduğunu savunmuştur. Mahkemece, vekilin gerekçe gösterilmeden azledildiği, azil tarihine kadar görevini layıkıyla yerine getirdiği, sır saklama yükümlülüğüne riayet edilmek kaydı ile hasım olan kişinin vekaletinin alınmasında sakınca bulunmadığı, kararın verildiği tarihe kadar da davacı avukat hakkında verilmiş bir disiplin cezası ya da mahkumiyet hükmü bulunmadığı gerekçesiyle azlin haksız olduğu belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, davacı avukatın, vekil olarak borçları BK’nın 389 (TBK 520) ve devam maddelerinde gösterilmiş olup öncelikle vekilin BK’nın 390 (TBK 506) maddesine göre müvekkiline karşı vekaleti sadakat ve özen ile ifa etmekte yükümlüdür. Vekil-vekil eden arasında bulunan vekalet sözleşmesinin temel dayanağı güven ve saygı ilişkisidir. Güven sarsıcı harekette bulunulması sonucu ilişkinin sarsılması, buna da davacı tarafın tutum ve davranışının yol açması halinde azil haklıdır. Vekil sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorunluluğundadır. Şayet vekillik görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermemiş sadakatle vekaleti ifa etmemiş ise vekil edenin vekilini azli haklıdır. Avukatlık Kanunu’nun 174. maddesinde, “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükmü ve yine avukatlık meslek kurallarının 36. maddesinde “Bir anlaşmazlıkta taraflardan birine hukuki yardımda bulunan avukat, yararı çatışan öbür tarafın vekaletini alamaz, hiçbir hukuki yardımda bulunamaz” hükmü mevcut olup bu hükümlere göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil, avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Dairemizin kökleşmiş içtihatlarına göre haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir.
Somut olayda taraflar arasında imzalanan 03.04.2012 tarihli sözleşmeye göre … 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/106 esas sayılı dosyası için 4.000,00 TL nakit ödenecek, karşı davadan kazanılacak maddi ve manevi tazminatlardan da faizleri ile birlikte toplamdan %12’si avukatlık ücreti ödenecek hükmü mevcuttur. Taraflar arsında yapılan bu sözleşme geçerli olup, azlin haksız olması halinde kararlaştırılan ücretin ödenmesi gerekir, azlin haklı olması halinde ise az yukarda belirlenen ilkeler çerçevesinde ücret ödenmesi gerekmez.
Davacı avukatın, vekalet akdi devam ederken, müvekkilinin husumeti bulunan kişinin de vekilliğini üstlendiği, müvekkilinin talimatıyla marka hakkının ihlaline yönelik husumetli olunan kişi aleyhine tespit talebinde bulunduğu, raporun aleyhe çıkması ile müvekkilin şüphelendiğini ve husumetli olunan kişinin de vekaletinin davacı avukatta olduğunu öğrenmesi ile yargılama devam ederken azlettiği açıktır. Her ne kadar mahkemece, sır saklama yükümlülüğüne riayet edildiği sürece husumetli kişinin vekilliğinin üstlenilmesinin özen ve sadakat borcuna aykırı olmadığı, davacı avukatın husumetli kişinin vekaletini almasından dolayı hakkında uygulanmış bir disiplin cezası veya mahkumiyet hükmü olmadığı belirtilerek azil haksız bulunup davanın kabulüne karar verilmiş ise de; Avukatlık Meslek Kurallarının 36. maddesi gereği bu durumun sadakat ve özen yükümlülüğüne aykırı olduğu açıktır. Ayrıca dosya üzerinde yapılan incelemede; dosya temyiz aşamasında iken davacı avukat hakkında disiplin cezası verilmesine yer olmadığına yönelik kararın Türkiye … Birliğince kaldırıldığı ve davacı avukata … ‘nca ceza verildiği, bu cezanın Türkiye … Birliği’nce 60 gün içinde İdare Mahkemesi’nde dava yolu açık olmak üzere onandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacı avukatın eyleminin avukatlık kanununa, avukatlık meslek kurallarına ve taraflarca imzalanan avukatlık sözleşmesine aykırı olduğu sabittir ve davacı haklı nedenle azledilmiştir. Somut olayda, azil haklı olduğu için davacı avukat, sadece azil tarihi itibariyle kesinleşmiş olan dosyalar nedeniyle vekalet ücretine hak kazanabilir. O halde, mahkemece, azlin haklı olduğu kabul edilip azil tarihinde kesinleşmiş iş bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.