Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/23632 E. 2018/11039 K. 22.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/23632
KARAR NO : 2018/11039
KARAR TARİHİ : 22.11.2018

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR

Davacı; davalının … komisyoncusu olduğunu, davalı ile 21/04/2015 tarihli tellallık sözleşmesi imzaladığını, BK 405/1. maddesi uyarınca tellalın verdiği hizmete ilişkin ücrete hak kazanabilmesi için alıcı ile satıcı arasındaki satış sözleşmesinin gerçekleşmiş olması ve taşınmaz maliki ile alıcıyı bir araya getirerek sözleşmenin kurulmasına aracılık etmesi gerektiğini, … komisyoncusu ile yaptığı sözleşme gereği davalıya 5.000,00-TL hizmet bedeli ödediğini, ancak sözleşme edimlerinin davalı tarafından yerine getirilmediğini belirterek sözleşmenin feshi ile ödediği 5.000,00-TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevap vermemiştir.
Mahkemece, davacının davasının kabulü ile, taraflar arasındaki sözleşmenin iptaline, davacının sözleşme uyarınca ödediği 5.000,00-TL bedelin davalıdan alınarak davacıya iadesine, karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, … komisyon sözleşmesi nedeniyle davalıya ödenen hizmet bedelinin iadesi talebine ilişkindir. Davalı, cevap vermemiş ve duruşmalara katılmadığından davacının iddialarını inkar etmiş sayılmaktadır.
Sözleşmelerin nispiliği ilkesi gereği sözleşme, kural olarak o sözleşmede taraf olanları bağlar. Sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarda davanın tarafları da sözleşmenin taraflarıdır. Bir başka deyişle taraflar arasında akdi ilişkinin varlığının ispat edilmesi ve sözleşmenin tarafları arasında yargılamanın sürdürülmesi esastır.
Taraflar arasında 21.04.2015 tarihli “Mülk Sahibi ile Alıcı Arasında Gayrimenkulün Satışına Aracılık Yapıldığına Dair Komisyon Akdi ve Alım ve Satıma İlişkin Olarak Taraflar Arasında Cayma Akçesinin Verilmesine Dair Akid” başlıklı sözleşmenin imzalandığını, sözleşme gereğince davalının edimini yerine getirmediğini beyan ederek ödenen hizmet bedelinin iadesini davacı talep etmekte ise de, davalı cevap vermeyerek aralarındaki bu ilişkiyi ve tüm vakıaları inkar etmiş sayılmaktadır. Öncelikle sözleşmenin hukuken geçerli olup olmadığı ve sözleşmeye hukuki değer atfedilip edilmeyeceği hususu tartışılmadan davanın esası hakkında karar verilemez. Bu incelemenin davalının isticvabı suretiyle yapılması zorunlu bulunmaktadır.
İsticvap, 6100 sayılı HMK’nın 169. (1086 sayılı HUMK’nun 230) ve devamı maddelerinde açıkça düzenlenmiş olup, mahkeme kendiliğinden veya talep üzerine, taraflardan birini davanın temelini oluşturan vakıalar ve onunla ilişkisi bulanan hususlar hakkında dinleyebilir. İsticvap, bir tarafın kendi aleyhine olan belli bir vakıa hakkında mahkeme tarafından dinlenmesi anlamına gelmekte olup, davanın aydınlatılmasına katkıda bulunan bir usul işlemi olarak tanımlanmaktadır. İsticvap, bizzat taraf davet edilmek suretiyle yapılır ve usulüne uygun davetiyeye rağmen taraf isticvap için mahkemeye gelmezse isticvap edilen vakıa ikrar edilmiş sayılır. HMK’nın 169/2. maddesinde “İsticvap, davanın temelini oluşturan vakıalar ve onunla ilişkisi bulunan hususlar hakkında olur.” şeklinde isticvap edilebilecek hususlar düzenlenmiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; mahkemece davalı adına çıkartılan isticvap davetiyesine “Davacı tarafın taşınmazı satın almadığı halde ödemede bulunduğu, ancak bu ödemenin haksız bir şeklide iade edilmediği iddiasından dolayı mahkememize açıklayıcı beyanda bulunmanız, herhangi bir beyanda bulunmadığınız takdirde davacı tarafın haklı olduğundan bu paranın iadesine karar verilebileceği hususunda İSTİCVAP DAVETİYESİDİR.” şeklinde ihtarın yazıldığı anlaşılmaktadır. Oysa ki, davanın esası hakkında ihsası rey oluşturacak şekilde davalının isticvap edilmesi mümkün olmayıp yalnızca davacı tarafın delil olarak dayandığı 21.04.2015 tarihli sözleşmeye geçerlilik atfedilip edilmeyeceği konusunda az yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda davalı isticvap edilebilir
O halde mahkemece yapılacak iş; davalı asılın HMK 169 ve devamı madde hükümleri gereği isticvap edilerek davacı tarafın dayandığı 21.04.2015 tarihli sözleşmenin hukuken geçerli olup olmadığı belirlenmeli, sözleşmenin hukuken geçerli olduğuna ulaşıldığında işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmadan, hukuki yanılgıya düşülerek hükme varılması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.