Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/23388 E. 2019/7388 K. 18.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/23388
KARAR NO : 2019/7388
KARAR TARİHİ : 18.06.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalının emlakçılık işiyle uğraşıp kendisine ait … ilçesi, … mahallesi, 6057 ada 1 parsel 2.kat 3 nolu bağımsız bölümün satışı için davalıya noterden düzenleme şeklinde 30.01.2008 tarihli vekaletname verdiğini, davalının vekaletnameye dayanarak taşınmazı … isimli şahsa 54.000 Euro’ya sattığını, dava dışı alıcının satış bedelini davalıya ödediğini ancak davalının sadece 22.000 Euro satış bedelini kendisine verdiğini,aynı zamanda davalıya taşınmazın satışından dolayı 2.000 Euro’da komisyon verdiğini belirterek şimdilik 15.000,00 TL’nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, 17/04/2015 havale tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 32.437,35 TL’ye çıkartmıştır.
Davalı, davacının oğlu … …’dan henüz tapu kaydının çıkmadığı tarihte tellaliye sözleşmesi ile taşınmazı 46.000Euro’ya satın aldığını ve 29.000 Euro’sunu peşin, kalan kısmını da satış vekaleti verildiği 30.01.2008 tarihinde ödediğini,borcun kalmadığını, satışa konu taşınmazın tapusunun davacının oğlu olan dava dışı … … adına çıkartılması gerekirken davacı adına çıkartıldığını, bilahare davacının satış vekaletini kabul edip dava dışı alıcı …’ya 54.000Euro’ya sattığını, belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı, davalıya taşınmazının satışı için verdiği vekalet sonrası yapılan satıştan bakiye bedelin kendisine ödenmediğinden bahisle 32.437,35TL’nin davalıdan tahsilini talep etmiş, davalı davanın reddini dilemiştir.Mahkemece,her ne kadar taraflar arasında satışa aracılık yapıldığına dair tellaliye satış sözleşmesi başlıklı dosyada bulunan 04/08/2007 tarihli sözleşme ile taraflar arasında tellaliye sözleşmesi yapılmış gibi gözükse de sözleşmenin içeriğinde davacıya ait dava konusu … ili, … ilçesi, … mahallesi, 6057 ada 1 parselde bulunan 2.kat 3 nolu bağımsız bölümün 46.000 € karşılığında davalı tarafından davacıdan satın alındığı, 29.500 € kısmının peşin olarak ödendiği, kalan 16.500 € kısmın ise tapu devrinde veya satış vekaleti verildiğinde nakit olarak ödeneceği kararlaştırıldığı, daha sonra aynı taşınmazın davalı tarafından 54.000 € bedelle 25/01/2008 tarihinde dava dışı …’ya satıldığı, 30/01/2008 tarihinde davacı tarafından dava konusu taşınmazın satışı için davalıya vekaletname verildiği, 21/02/2008 tarihinde davacı … hesabına … tarafından 30.600,00 TL havale yapıldığı, bu miktarın o tarihteki karşılığının kalan borcu karşıladığı, ertesi gün de dava konusu taşınmazın tapusunun dava dışı Neriman adına devrolunduğu, bu itibarla davalının davacıya herhangi bir borcunun kalmadığı, davacının taleplerinin yersiz olduğu sonuç ve kanaatine varılmış,davacı vekili her ne kadar müvekkiline havale edilen 30.600,00 TL paranın peşin ödenen 29.500 €’ya dahil olduğunu iddia etmişse de, ödemelere ilişkin belgeler arasındaki tarih farkı nedeniyle bu iddiasına itibar edilmemiş, davanın reddine karar verilmiştir.
Dava, davalının vekalet görevini kötüye kullanması, vekilin özen ve sadakatle iş görme ve hesap verme yükümlülüğüne aykırı davranması hukuksal nedenine dayandırılarak açılmıştır. Davacılar ile davalı arasındaki ilişki vekalet sözleşmesine dayanmakta olup, vekalet sözleşmesinin en önemli unsurları arasında; vekilin talimata uygun hareket etme borcu, özen borcu ve hesap verme borcu gelmektedir. Vekalet sözleşmesinde vekilin hesap verme borcu vekalet sözleşmesinin kurulmasıyla birlikte doğup, işin vekil tarafından yürütülmesi sırasında ve sona ermesinde de devam etmektedir. BK.nun 392.maddesi hükmü gereğince vekil, talep üzerine yaptığı işin hesabını vermeye ve müvekkili nam ve hesabına edindiği her şeyi iade etmeye, iade edinceye kadar da almış olduğu şeyleri saklamaya zorunludur.
Dava konusu taşınmazın tapu devrinin henüz gerçekleştirilmediği tarih olan 01.08.2007’de davacı …’ın oğlu olan … …’ın satıcı sıfatıyla, davalı …’un da alıcı sıfatıyla ‘Satışa Aracılık Yapıldığına Dair Tellaliye Satış Sözleşmesi’ yaptığı görülmüştür.Sözleşmenin Konusu başlıklı bölümde satış bedeli 46.000 Euro, alınan kaparo 29.500Euro ,ödeme şekli ise ‘kalan miktar tapu devrinde nakit ya da satış vekaleti verildiğinde nakit ödenecektir.’ şeklinde belirtilmiştir.Dava konusu taşınmazın tapuda tescili 12.12.2007 tarihinde davacı … adına yapılmıştır. Bilahare 25.01.2008’de davalı …’un satıcı sıfatıyla, dava dışı …’nın alıcı sıfatıyla ‘Satışa Aracılık Yapıldığına Dair Tellaliye Satış Sözleşmesi’ yaptığı görülmüştür. Sözleşmenin Konusu başlıklı bölümde satış bedeli 54.000 Euro, alınan kaparo 1.000Euro olarak belirtilmiştir. 25.01.2008 tarihli ikinci tellallık sözleşmesinin imzalanmasının hemen ardından 30.01.2008 tarihinde davacı …’ın dava konusu … ili … ilçesinde bulunan taşınmazı, dilediği kişi veya kişilere dilediği bedel ve koşullarla satmaya davalı …’u yetkilendirerek düzenleme şeklinde vekaletname verdiği görülmüştür. 22.02.2008 tarihinde davalı … ile … arasında yapılan resmi satış ile dava konusu konutun satışının dava dışı …’ya yapıldığı, 21.02.2008 tarihinde de davacı …’ın banka hesabına … tarafından 30.600,00 TL’lik havale yapıldığına ilişkin belge sunulduğu dosya kapsamı ile sabittir.
Dava sırasında 30.12.2014 tarihli celsede davalının yemin teklifi üzerine mahkemece davacıya yemin teklif edilmiş ve kabul edilmiştir.Davacı 30.04.2015 tarihli bir sonraki celsede; ‘davalı …’a evimi satış konusunda vekalet verdiğime, oğlum … … evimin satışıyla ilgili olarak …’la Tellaliye Satış Sözleşmesi konusunda yetki vermediğime, oğlumla … arasında böyle bir sözleşme var ise bundan bilgim olmadığına, …’un evi 46.000 Euro’ya sattığını söylediğine, bir buçuk yıl sonra evi …’ya 54.000 Euro’ya sattığını öğrendiğime, bana 29.500 Euro’yu elden verdiğine, bunun dışında konut satış bedeli olarak para ya da çek vermediğine, oğlum … …’ada bana ait konutun satışı nedeniyle para yada çek vermediğine, …’dan satış bedeli karşılığında aldığı 40.000,00 TL’lik çeki bana vermediğine namusum, şerefim, kutsal saydığım tüm inanç ve değerler üzerine yemin ederim.’ şeklinde yemin verdiği görülmüştür.Somut olayda yemin eda edilmekle birlikte davacı yan lehine kesin delil teşkil etmiştir.
Davacıya yapılan yemin teklifi üzerine davacı …, oğlu … …’a evinin satışıyla ilgili olarak …’la Tellaliye Satış Sözleşmesi konusunda yetki vermediğine yemin etmiş dolayısıyla davacının taraf olmadığı, imzasını taşımayan ve inkar ettiği 01.08.2007 tarihli 46.000 Euro bedelli ‘Satışa Aracılık Yapıldığına Dair Tellaliye Satış Sözleşmesi’ndeki değil, davalının imzasını taşıyan ikinci yapılan 54.00 0Euro bedelli 25.01.2008 tarihli davalı …’un satıcı sıfatıyla, dava dışı …’nın alıcı sıfatıyla imzaladığı ‘Satışa Aracılık Yapıldığına Dair Tellaliye Satış Sözleşmesi’ndeki değer üzerinden taşınmazın satıldığı anlaşılmaktadır.Davacının yeminli beyanında elden aldığını beyan ettiği 29.500 Euro’yu satış bedeli olan 54.000 Euro’dan mahsup etmek gerekmektedir. Aynı zamanda her ne kadar 22.02.2008 tarihli söz konusu satış dolayısıyla 21.02.2008 tarihinde, alıcı … tarafından davacı …’ın banka hesabına gönderilen 30.600,00 TL’lik havalenin davacı tarafça peşin ödenen 29.500 Euro’ya dahil olduğu iddia edilmişse de, ödemelere ilişkin belgeler arasındaki tarih farkı nedeniyle söz konusu havalenin satış bedeline mahsuben gönderildiği dosya kapsamından anlaşılmıştır..
Sonuç olarak dava konusu taşınmaz bedeli olan 54.000 Euro’dan, elden alındığı ikrar edilen 29.500 Euro mahsup edildikten sonra, kalan miktar olan 24.500 Euro’dan da davacının hesabına satış bedeli olarak havale edildiği anlaşılan 30.600,00 TL mahsup edildikten sonra bakiyesinin tahsiline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte gösterilen nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte gösterilen nedenle davacının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.