Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/23064 E. 2018/12120 K. 13.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/23064
KARAR NO : 2018/12120
KARAR TARİHİ : 13.12.2018

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmasız, davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı … Tic. ve San. A.Ş.vekili avukat … ile davacı vekili avukat …’in gelmeleriyle duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR

Davacı, davalı şirketten 30.04.2014 tarihli sözleşme ile 265.000 Dolar bedelle bir adet bağımsız bölüm satın aldığını, oturmaya başladıktan bir kaç ay sonra yağmurlar başlayınca çatı katının su aldığını, bütün duvarların çürümeye başladığını ve küf tuttuğunu, yazılı ihbarı üzerine davalı tarafından 3 kez garanti kapsamında sorun giderilmeye çalışıldıysa da sonuç alınamadığını, bunun üzerine … 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/22 D.İş sayılı dosyası ile tespit yaptırdığını ve alınan bilirkişi raporu ile sağımsız bölümün gizli ayıplı olduğunun belirlendiğini, ayrıca taahhüt edilen fitness, bilardo, açık otopark, sauna vb. yapılmadığını, davalıya sözleşmeden dönme hakkını kullandığını bildirdiğini ileri sürerek taşınmaz bedeli olarak davalıya ödediği 265.000 Dolar’ın sözleşme tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile tapunun davalı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu bağımsız bölümde ayıp bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, davacının satın aldığı konutun gizli ayıplı olduğunun tespiti ile ayıp oranında indirim tutarı olan 17.666,66 USD’nin dava tarihiden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/A maddesi uyarınca devlet bankalarının dolar ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanmak suretiyle davalıdan tahsiline, davacının sözleşmenin iptali ile sözleşme bedelinin iadesine yönelik talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre tarafların temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı, eldeki dava ile davalıdan satın aldığı bağımsız bölümün gizli ayıplı olması nedeni ile sözleşmeden döndüğünü bildirerek ödemiş olduğu 265.000 USD nin davalıdan tahsili ile dava konusu bağımsız bölümün davalı adına tescilini istemiştir. Mahkemece, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda dava konusu bağımsız bölümün ayıplı olduğu kabul edilerek dairenin satış bedelinin 265.00 dolar olması, ayıplı imalat tutarının 17.735,00 TL tutarında bulunması göz önüne alındığında sözleşmeden dönme hakkını kullanmanın tüketici açısından hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olacağı kabul edilerek tüketiciye ayıp oranında indirim tutarının verilmesinin her iki taraf yönünden de hakkaniyetli olacağı gerekçesi ile ayıp oranında satış bedelinde indirime hükmedilmiştir. Dava tarihi itibari ile yürürlükte olan 6502 sayılı Kanunun 83/1. maddesinde bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümlerin uygulanacağı öngörülmüş olup, TBK’nun 227. maddesinde ise alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkimin satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebileceği düzenlenmiştir. Buna göre Mahkemece, 6502 sayılı Kanunu 83/1 maddesinin yollaması ile TBK’nun 227. maddesi uyarınca somut olayın özelliğinin davacının sözleşmeden dönme hakkını kullanmasını haklı göstermediği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. Ne var ki, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden sonucu itibariyle doğru olan hükmün gerekçesi değiştirilerek onanması HUMK 438/son maddesi gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle tarafların temyiz itirazlarının reddine, ikinci bent gereğince temyiz edilen ve sonucu itibariyle doğru olan hükmün gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek ONANMASINA, 1.630,00 TL duruşma avukatlık parasının karşılıklı alınarak birbirlerine ödenmesine, peşin alınan 876,00 TL harcın davalıya iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.