Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/19712 E. 2018/9149 K. 09.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/19712
KARAR NO : 2018/9149
KARAR TARİHİ : 09.10.2018

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki abone sözleşmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalıların gelir ortaklığı esasına göre inşaa ettiği …… Park konutlarından daire satın aldığını, sözleşmede bulunan “.. ipotek tesisi harç ve masrafları ile tapu harç ve masraflarının tamamı alıcı tarafından ödenir.” hükmü gereğince davalı adi ortaklığa ödemeler yaptığını, ödemeleri yapmasına rağmen satıcı davalı şirket ortaklığının tapuda sadece kat irtifakı için gerekli işlemleri yaptığını, kat mülkiyeti tapusunu kendisinin aldığını, davalı şirketin tapu dairesinde ipotek için harç ödediğini, şirketin yaptığı masraftan çok daha fazlasını aldığını belirterek alacağının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı TOKİ cevabında, kendilerine husumet düşmeyeceğini, yüklenici firmaya verilen yetkiler arasında ipotek tesisi harç ve masrafları ile tapu harç ve masraflarının alıcılar adına tahsil edilmesi hususunun bulunmadığını, idarenin de bu hususta yetkisi bulunmadığını, alıcıların ipotek tesisi harç ve masrafları ile tapu harç ve masraflarına yönelik ödemelerini ilgili tapu dairelerine yapmaları gerektiğini, belirterek davanın reddini dilemiştir. Davalılar Kontaş İnşaat Ltd. Şti. ve…İnşaat Ltd. Şti. davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı TOKİ tarafından temyiz edilmiştir.
1-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli karar uyum içinde olmalıdır. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar ve hüküm arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm veya gerekçe başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır.
Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Ayrıca 6100 sayılı HMK 294 ve 297 maddelerinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış; 6100 sayılı HMK 297/son maddesi gereğince; hükümde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerinin yer alacağı belirtildikten sonra, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli olduğu belirtilmiş yine anılan kanunun 298/2. maddesi gereğince de; gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı belirtilmiştir.
Temyize konu davada mahkemece, gerekçeli kararın son paragrafında “…herhangi bir geçerli hukuki nedene dayanmadan haksız olarak fazladan alınan 2.489,63 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine karar vermek gerekmiştir. ” denilip tüm davalılar sorumlu tutulmasına rağmen hüküm fıkrasının 1. bendinde “… itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,..” denilerek belirlenmeyen bir davalı yönünden hüküm kurulmuş olup kısa kararla gerekçeli karar ve hüküm arasında çelişki yaratılmıştır. Bu husus açıklanan yasal düzenlemeye göre HMK 297. maddesine aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Yargılama aşamasında davalı…İnşaat Ltd. Şti. nin iflasına karar verildiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Davacının açtığı alacak davası yasa gereği masaya kayıt kabule dönüşen bir dava haline gelmiştir. Bu davada masayı iflas idaresi temsil eder. Bu durumda mahkemece, davalı şirketin sorumluluğunun diğer davalılar ile birlikte bir bütün olarak değerlendirilmesi, davacı banka alacağının masaya kayıt ve kabul edilip edilmediğinin araştırılması, masaya kayıt talebi reddedilmişse ve ayrıca kayıt kabul davası açılmamışsa davaya iflas masasına kayıt ve kabul davası olarak devam edilmesi, alacağın masaya kayıt edilmesi halinde davanın konusuz kaldığının göz önüne alınması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
3-Bozma nedenine göre, davalı TOKİ’ nin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. ve 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 3. bent gereğince davalının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 09/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.