Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/19413 E. 2019/7188 K. 13.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/19413
KARAR NO : 2019/7188
KARAR TARİHİ : 13.06.2019

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı … avuktı ile diğer davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı site yönetiminin aidat borcunu ödemeyen site sakinleri için başlatılan icra takiplerinde veya açılan davalarda vekilliğini yaptığını, aidat borcunu ödemeyen site sakini diğer davalı … hakkında da önce icra takibi başlatıldığını ardından itiraz üzerine itirazın iptali davası açıldığını, ancak dava devam ederken site yönetiminin diğer davalı ile anlaşarak davadan feragat ettiğini, yapılan avukatlık ücret sözleşmesi uyarınca hakkettiği avukatlık ücreti ile yaptığı dosya masrafının tarafına ödenmediğini ileri sürerek 3.198,24 TL avukatlık ücretinin dava tarihinden, 520,30 TL masrafın ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen ve müştereken tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, 1136 sayılı Avukatlık Kanunun 165. maddesine istinaden açılan vekalet ücreti ve masraf alacağına ilişkindir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda 1136 sy. Kanunun 164. maddesine göre takip ve dava değeri olan 6.663,00 TL üzerinden takip dosyası ve itirazın iptali davası için (%12 oranında) akdi ve karşı yan vekalet ücreti olarak toplam 3.198,24 TL belirlenmiştir.
05/10/2018 tarihli 2017/6 esas 2018/9 karar sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu kararıyla Avukatlık Kanunun 165. maddesinde düzenlenen “ücret dolayısıyla müteselsil sorumluluk” hallerinden olan “sulh ve her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşma ile sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde” karşı tarafın avukatı lehine her iki tarafın müteselsil olarak ödenmesinden sorumlu olacağı avukatlık ücreti kapsamına avukat ile iş sahibi arasında yapılan avukatlık ücret sözleşmesine göre avukata ödenmesi gereken akdi vekalet ücretinin dahil olmadığına karar verilmiştir.
Yargıtay Büyük Genel Kurul, 09.05.1960, E. 1960/21, K. 1960/9 sayılı kararı ile “İçtihadı birleştirme kararı, daire kararlarından daha doğru bir içtihada varmak için verilmiş bir karar olduğu cihetle onun mümkün olan her davaya tatbiki, usul kaideleriyle güdülen hakka varma gayesine dahi uygun olur. Nihayet, içtihadi birleştirme kararıyla kabul edilen afaki esasları tatbik ederek istikrarı sağlama prenisibinin sayısı belli hadiselerde feda edilmesinde de bu yolsuzluk düşünülemez ve bu şekilde bir tatbikat, adalete güveni sarsmak şöyle dursun bilakis bu güveni kuvvetlendirir. Demek ki söz konusu kanun hükmünün mümkün olan her hadiseye tatbiki ile müktesep hak esasının içtihadı birleştirme kararı karşısında gözönünde tutulmaması, o maddenin hem mutlak olan lafzına, hem de ruhuna uygun bulunacaktır.” denilerek içtihadı birleştirme kararlarının bozma kararıyla oluşan usuli kazanılmış hak durumlarında dahi uygulanacağı kabul edildiğine göre bahse konu içtihadı birleştirme kararının somut olayda evleviyetle uygulanması gerektiği açıktır.
Hal böyle olunca Mahkemece, davalı …’ın hem takip hem dava dosyası için belirlenen akdi vekalet ücretlerinden diğer davalı ile birlikte sorumlu tutulması 05/10/2018 tarihli 2017/6 esas 2018/9 karar sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu kararına aykırı olduğundan kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2-Öte yandan takip ve dava değeri 6.663,00 TL olmasına rağmen davalıların 05/09/2014 tarihli uzlaşma tutanağına göre vekalet ücreti dahil 1.500,00 TL’ye sulh oldukları anlaşıldığından, hükme esas alınan bilirkişi raporunda takip ve dava dosyası için belirlenen karşı yan vekalet ücretlerinin takip/dava değeri üzeriden hesaplanması da doğru olmamıştır.
Hal böyle olunca mahkemece takip ve dava dosyaları için davalıların müteselsil sorumlu olacakları karşı yan vekalet ücretinin sulh olunan miktar üzerinden belirlenmesi için bilirkişiden ek rapor alınması sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
3-Bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine şu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. ve 2. bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, 3. bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan 29,20 TL harcın istek halinde davalılara iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.