Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/19258 E. 2019/5345 K. 29.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/19258
KARAR NO : 2019/5345
KARAR TARİHİ : 29.04.2019

……

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Davacı, davalı tarafından ……. sayılı dosyası ile bir tüketici kredisi sözleşmesinde kefil olması sebebiyle hakkında icra takibi başlattıldığını, ancak sözleşmedeki imzanın kendisine ait olmadığını, davalı bankanın…..yılları arasında banka müdürü ve bir çok çalışanın vatandaşlardan habersiz olarak kredi işlemi hazırlayıp krediler çıkardığının tespit edilmesi üzerine …… sayılı dosyasıyla çalışanların yargılanıp cezalandırıldığını, davalı bankada yalnızca arkadaşı ….isteği üzerine bir hesap açtırdığını, bunu da arkadaşının hesapları üzerinde haciz olması sebebiyle yaptıklarını, arkadaşı adına hesabına gelen parayı çekip ona verdiğini, sadece bu para dekontuna imza attığını, başkaca bir kredi sözleşmesine imza atmadığını ileri sürerek davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine, davalının icra takibinde yazılı miktar olan 17.332,50 TL’nin %20’si üzerinden kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tüketici kredisi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.
Dosya incelendiğinde, davalının birisinde kefil olarak diğerinde ise kredi borçlusu olarak imzasının bulunduğu iki ayrı tüketici kredi sözleşmesinin olduğu, dava konusu icra takibine davacının kefil olarak gözüktüğü kredi sözleşmesinin konu edildiği, diğeri için ise …… esas sayılı dosyasıyla icra takibi yürütüldüğü, buna rağmen mahkemece alınan adli tıp raporunda davacının kredi borçlusu olduğu sözleşmedeki imzanın incelendiği ve davacının eli ürünü olmadığının tespit edildiği, aynı raporda 16/07/2007 tarihli tahsil-ödeme ve mahsup fişindeki imzanın da inceleme konusu yapıldığı ve davacının eli ürünü olduğu sonucuna varıldığı, mahkemece, sözleşmedeki imza davacıya ait olmamasına rağmen kredi bedeli ile mahsup fişindeki miktarların orantılı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği görülmektedir.
Buna göre imza incelemesinin davanın konusunu oluşturan borçlusunun ….. kefillerinin davacı ile…..olduğu 15.000,00 TL kredi miktarlı tüketici kredisi sözleşmesindeki değil, başka bir sözleşmedeki imza üzerinde yapıldığı sabittir. Bununla birlikte mahkemece 16/07/2007 tarihli fiş, hükme esas alınmışsa da konusunu oluşturan miktarın nereden kaynaklandığı hususu da araştırılmış değildir.
Hal böyle olunca, mahkemece öncelikle davaya konu sözleşme aslı ile mukayese imzalar ilgili yerlerden celbedildikten sonra bu konuda uzman bir bilirkişiden rapor alınarak imzanın davacıdan sadır olup olmadığının tespit edilmesi ve ayrıca gerekli araştırmalar yapılarak 16/07/2007 tarihli tahsil, ödeme ve mahsup fişine konu miktarın kaynağının ne olduğunun tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, ardından sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bu husus gözardı edilerek eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 29/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.