Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/19245 E. 2018/9932 K. 23.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/19245
KARAR NO : 2018/9932
KARAR TARİHİ : 23.10.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalının sahibi olduğu daireyi satın aldığını ve bu dairenin 15 gün içinde boş olarak teslimi konusunda da mutabakata varıldığını, ancak dairenin süresinde teslim edilmemesi üzerine dairenin tahliyesi ve ecrimisil talebiyle başlatılan icra takibine itiraz edilmesi üzerine dava dışı üçüncü kişi fuzuli şagile karşı dava açıldığını, bu dosyanın yargılaması devam edilirken de birikmiş kira alacaklarının tahsili için davalı aleyhine icra takibine başvurulduğunu, bu takibe yapılan itirazın iptali için açılan davanın ise önceki dosya ile birleştirilmesine karar verilmiş olmasına rağmen sehven birikmiş kira alacağı olan 15.000,00.-TL için bir hüküm kurulmadığını, bunun yanında satım esnasında dairenin bedelinin yarısının teslim ile birlikte ödeneceğinin kararlaştırılmış olduğunu, davalının buna rağmen elindeki 40.000,00.-TL bedelli teminat senedini takibe koyduğunu, bu takibe itirazları karşısında da davalı yanca itirazın iptali davası açıldığını, o dosyada yapılan yargılamada 15.000,00.-TL birikmiş kira alacaklarının mahsuba tabi tutulmuş olduğunu ve halen bu miktarı tahsil edemediklerini ileri sürerek bu 15.000,00.-TL’nin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini dilemiştir.
Davalı, talep edilen rakamın mahsup işlemi içinde değerlendirildiğini, davacının bir alacağının kalmadığını iddia ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; davanın reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Her ne kadar mahkemece, “…Mahkememizin 2011/450 esas sayılı bu dosyasında yapılan yargılama sırasında bilirkişiden rapor alındığı ve davacı …’ın davalı …’dan alacağı belirlenirken, davacı …’ın bu davada talep ettiği 15.000,00 TL’nin …’a olan borcundan düşüldüğü ve sonuç olarak mahkememizin 2011/450 esas sayılı dosyasında 15.000 TL düşürüldükten sonra …’ın …’a kalan borcunun 20.975 TL olarak tespit edildiği ve bu miktar üzerinden …’ın davasının kısmen kabulüne karar verildiği, kararın Yargıtayca onanarak kesinleştiği görülmüştür. Buna göre, davacı …’ın bu davada talep ettiği 15.000,00 TL’nin mahkememizin 2011/450 esas sayılı dosyasında davalı olan …’ın o davanın davacısı …’a olan borcundan mahsup edilerek karar verildiği, bu şekilde davacı …’ın alacağının tahsil edilmiş olduğu, aynı alacağın davamızda mükerrer olarak talep edildiği anlaşılmış, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle davanın reddi kararı verilmiş ise de; dosya içerisinde bulunan … 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/450 esas sayılı dosyasında alınan ve bu hükme esas oluşturan bilirkişi raporunun incelenmesi neticesinde, bilirkişice, davacının birikmiş kira alacağı bedelinin 30.625,00.-TL olarak belirlenmiş olduğu, taraflar arasındaki sözleşme gereğince de 10.000,00.-TL gecikme nedeniyle cezai şart bulunduğu, bu davanın davacısının icra takibi ile talep etmiş olduğu ve bu dosyanın da konusunu oluşturan 15.000,00 TL kira alacağı için vaki itirazın devam etmesi sebebiyle bu miktarın ve diğer dosyada verilen hükümle icrai hale gelmiş olan 6.600,00.-TL ecrimisil alacağının davamız davacısı olan …’ın toplam 40.625,00 TL olan alacağından mahsup edilmesi gerektiği mütalaa edilmiş ve sonuç olarak o davanın davacısı olan davamız davalısı …’ın 19.025,00 TL borçlu olduğu tespit edilmiş ve ödenmemiş olan daire satım bedeli olan 40.000,00.-TL’den bu miktar düşülerek sonuca varılmış, o dosyada bilirkişi raporunun bu mütalaası doğrultusunda hüküm kurulmuş, temyiz üzerine de bu hüküm kesinleşmiştir. O halde, yukarıda da açıklandığı üzere, eldeki davada talep edilen 15.000,00.-TL birikmiş kira alacağı hükme esas alınan o dosyada davacı …’nın toplam kira alacağı olarak hesaplanan 40.625,00 TL’den düşülerek hesap yapıldığı, dolayısıyla 15.000,00 TL yönünden davacı lehine hüküm oluşturulmadığı anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece, bilirkişi raporu ile bu rapora dayalı hükmün değerlendirilmesi yerinde olmayıp bu şekilde de yanılgılı gerekçe ile hüküm kurulması da hatalı olmuştur. Bu nedenle, mahkemece, gerekli görülmesi halinde taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine açık, ayrıntılı ve gerekçeli rapor tanzimi de sağlanarak, dava konusu alacağın hukuki ve fiili nitelendirmesini doğru yapılması suretiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, bu yönler göz ardı edilerek, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.