Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/18730 E. 2019/6711 K. 28.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/18730
KARAR NO : 2019/6711
KARAR TARİHİ : 28.05.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR

Davacı, davalı … Belediyesi tarafından ihale ile … ili, … İlçesi, … Mahallesi, 27526 ada 1 parsel A Blok 39 nolu taşınmazın şartnamede belirtilen koşullarda dava dışı … tarafından 24.12.2009 tarihinde satın alındığını, davalı İdarece açılmış olan ihaleye istinaden alınan ve akabinde davacıya söz konusu şartnamedeki koşullar ile devredilen dava konusu bağımsız bölümün 12.11.2010 tarihinde davacı adına tescil edildiğini, davalı tarafın düzenlemiş olduğu şartnamede inşaatın bitim tarihinin 11/04/2011 olarak belirtildiğini, bunun dışında ayrıca bir teslim tarihi de belirtilmediğini, ancak konutun davacıya 15/08/2012 tarihinde teslim edildiğini, bu süre içerisinde davacının geç teslimden kaynaklı kira kaybına uğradığını belirterek şimdilik 10.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 01.04.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 26.775,00 TL’ye çıkartmıştır.
Davalı vekili, davacının sözleşmenin tarafı olmadığı için davalı Belediyenin ona karşı herhangi bir yükümlülüğünün de olmadığını, davalı İdare adına husumetin ileri sürülemeyeceğini belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 26.775,00 TL alacağın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, alacağın 10.000,00 TL’lik kısmına dava tarihinden itibaren, 16.775,00 TL’lik kısmına da 01/04/2016 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, şartnamede belirtilen koşullarda dava dışı …’den aldığını iddia ettiği taşınmazın geç teslimi nedeniyle kira tazminatı ödenmesi için eldeki davayı açmıştır. Davalı, bağımsız bölümleri satın alan 3. kişilere karşı teslim tarihi olarak hiçbir taahhütlerinin olmadığını, davacının ihaleye giren veya vekalet veren kişi konumunda olmadığını savunmuş; Mahkemece, “dava konusu bağımsız bölümün davacıya 06/04/2012 tarihinde teslim edildiği, davalı … ile dava dışı … arasında yapılan sözleşmede bir teslim tarihi belirtilmemiş ise de, şartnameye göre inşaatın bitim tarihi olarak 11/04/2011 tarihinin kararlaştırıldığı, şartname hükümleri gereğince de bağımsız bölümün 11/04/2011 tarihinde tesliminin gerektiği, ancak teslimin 06/04/2012 tarihinde yapılması ve geç teslim nedeniyle davacının davalıdan kira kaybı isteyebileceği anlaşıldığından davanın kabulüne”, şeklinde karar verilmiştir.
‘… 2886 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Satılacak Taşınmazlara Ait Şartname’nin ihale konusu başlığının 1.maddesinde …-… Karakusunlar’daki özellikleri belirtilen bağımsız bölümlerin 2886 sayılı Kanuna göre davalı idare tarafından satışı konusunda ihalesinin yapıldığı, inşaatın bitim tarihinin şartnamede 11/04/2011 tarihi olarak belirlendiği, ihale sonrası davalı İdare ile dava dışı ihale isteklisi … arasında yapılan 19.01.2010 tarihli Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesinin 7. maddesine göre de; isteklinin İdarenin yazılı izni ile işin tümünü veya bir kısmını başkasına devredebileceği, ortak alabileceğinin kabul edildiği, Belediye Encümeninin 24/12/2009 tarihli kararı ile de dava dışı …’e satılan toplam 115 adet bağımsız bölümün adı geçen tarafından gösterilen gerçek ve tüzel kişiler adına tapu ferağlarının verilmesine karar verildiği, dava konusu bağımsız bölümün de 10/02/2010 tarihinde Belediye tarafından …’e satışının yapılarak tapuda ferağ verildiği, onun tarafından da 12/11/2010 tarihli resmi senetle davacıya satışının yapıldığı görülmüştür.
Genel olarak borç ilişkisi kimler arasında meydana gelmişse, alacaklılık ve borçluluk sıfatları da bu kişilere ait olup, bunun doğal sonucu olarak, borçlu kime karşı ifa yükümü altına girmişse, alacak hakkı da o kişiye aittir. Bununla beraber alacaklının, alacağını üçüncü bir kişiye devretmesi mümkün olup, “alacağın temliki”, alacağı devreden alacaklı ile devralan kişi (yeni alacaklı) arasında yapılacak yazılı bir sözleşme ile meydana gelir. Alacağın temlikinde alacaklı, halen sahip olduğu bir hakkını devredebileceği gibi, henüz mevcut olmayan, müstakbel bir alacağını da devredebilir. Temlik edenin, temlik anında sahip olduğu bir hakkını devrettiği durumlarda, yapılan bu tasarruf işlemi ile alacaklı, malvarlığının aktifindeki mevcut haklarda, başkası lehine bir azalmayı kabul etmektedir. Böylece, temlik akdi yapılır yapılmaz alacak, alacağa bağlı olan bütün imtiyazlar ve fer’i haklarla beraber devralana geçmektedir. (Borçlar Kanununun 168/1. maddesiyle 6098 Sayılı Borçlar kanunun 189 maddesi) Bu nedenle gerek işleyip de eski alacaklı tarafından tahsil edilmemiş, gerekse işlemekte olan tüm fer’i hak ve alacaklar yeni alacaklıya ait olmaktadır. Nitekim, temlik eden kişinin, temlikle birlikte borçlu ile hukuki ilişkisi kesildiğinden, alacağın tahsilinin dava ve talep hakkının da, onun maliki durumuna geçmiş olan, temellük edene geçmesi, alacağın temlikinin doğal bir sonucudur. Kural olarak alacağın temlikinde borçlunun hukuki durumunda herhangi bir değişiklik olmamakta, sadece muhatap olacağı kişi (alacaklı) değişmektedir. Borçlar Kanununun 167/1. maddesinde de, borçlunun temlik edene karşı haiz olduğu def’ileri, temellük edene karşı da ileri sürebileceği belirtilmekle alacağın, temlik sırasındaki durumu ile yeni alacaklıya geçeceği ifade edilmektedir.
Dava dışı istekli …’in, ihale şartnamesinde temlike ilişkin bir yasak olmadığı ve dairelerin satışı için davalı İdare ile dava dışı … arasında yapılan 19.01.2010 tarihli Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesinin 7.maddesine göre, ilgilinin gerçek ve tüzel kişiler adına tapu ferağının verilmesi yönünde açıklama olduğu görülmüş; bu doğrultuda adı Ekli Listede belirtilen kişiler adına tapuda ferağ verilmiş olduğu dosya kapsamı ile sabittir. Şartname ve Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesindeki söz konusu bu hükümler muvacehesinde, adı ekli listede bulunan, bilahare adına tapuda ferağ verilen kişiler bakımından yukarıda bahsedilen bu hükümler sayesinde alacağın temliki hükümleri işlerlik kazanır ve davalı belediyenin, şartnamede belirtilen teslim tarihi ile bağlı olduğu sonucuna ulaşılır.(daire emsalleri de bu yöndedir; 2013/18714-26745, 2013/5326-15229..)
Ancak dosyanın incelenmesinde; … isimli kişinin davalı ile ihaleye girerek dava konusu taşınmazın bulunduğu binadan bağımsız bölümleri aldığı ve … ile belediye arasında yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine göre, akabinde …’in gösterdiği kişilere taşınmazların tapuda tescilinin sağlandığı anlaşılmaktadır. Dava dışı …’in sunduğu adı ekli listede olan kişiler tapu tescilini davalı belediyeden almaktadırlar. Bu durumda davalı Belediyenin, şartnamede belirtilen teslim tarihi ile bağlı olduğunu ve alacağın temliki hükümlerinin işlerlik kazandığını kabul etmek gerekir. Her ne kadar davacının dava konusu konutu satın aldığı … için alacağın temliki hükümlerinin geçerli olacağı kabul edilse de, bu durum davacı için geçerli değildir. … tarafından 12/11/2010 tarihli Resmi Senetle dava konusu konutun davacıya satışının yapıldığı görülmüştür. Söz konusu resmi senette alacağın temlikine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamakla birlikte dava dışı satıcı … ile davacı alıcı … arasında imzalanan alacağın temlikine ilişkin herhangi bir yazılı belge de düzenlenmemiştir.Davacının iddia ettiği gibi dava konusu bağımsız bölümün kendisine şartnamedeki koşullar ile devredildiği hususunun yazılı belge ile ispatı şarttır. BK’nın 162. (TBK’nın 183.) ve devamı maddelerine göre alacağın temliki sözleşmesi adi yazılı biçimde yapılmakla geçerlidir. Bu nedenle …’in davalı belediyeden olan alacak haklarını devrettiğine ilişkin taraflar arasında düzenlenen, alacağın temlikine ilişkin herhangi bir yazılı sözleşme olduğu ispatlanamadığından davacının davalı idareden talep edebileceği geç teslimden kaynaklı kira alacağından da bahsedilemez. Değinilen bu hususlar gözardı edilerek, eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.