Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/18597 E. 2019/10876 K. 06.11.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/18597
KARAR NO : 2019/10876
KARAR TARİHİ : 06.11.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı vekili; müvekkilinin, dar gelirli aileleri konut edindirme projesinden yararlanmak için davalı belediyeye yaptığı başvurunun kabul edildiğini ve yapılan noter çekilişi ile 188 m² yüzölçümlü arsa tahsisinin yapıldığını, ancak satış bedelinin müvekkilince taksitler halinde ödenmesine rağmen, davalı belediyenin arsa tahsislerini iptal ettiğini, akabinde ise bölgenin imar planının değiştirildiğini, bu nedenlerle arsanın devrinin talep edilmesinin imkânsız hale geldiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, müvekkiline tahsis edilmiş olan taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı belediye vekili, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 10.000,00 TL’nin dava tarihinden, 78.448,94 TL’nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı belediye vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı vekili eldeki dava ile dar gelirli aileleri konut edindirme projesinden yararlanmak için müvekkili tarafından davalı belediyeye yapılan başvurunun kabul edildiğini, yapılan noter çekilişi ile 188 m² yüzölçümlü arsa tahsisinin yapıldığını, satış bedelinin müvekkilince taksitler halinde ödenmesine rağmen, davalı belediyenin arsa tahsislerini iptal ettiğini, akabinde ise bölgenin imar planının değiştirildiğini, bu nedenlerle arsanın devrinin talep edilmesinin imkânsız hale geldiğini ileri sürerek; müvekkiline tahsis edilmiş olan 188 m²’lik arsanın, ıslahen, rayiç değeri olan 88.448,94 TL’nin faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş, davalı vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, belirsiz alacak davasının koşullarının oluşmadığını, davadan evvel müvekkil kurumdan davacının parasını talep ettiğini ve talebi doğrultusunda kendisine ödeme yapıldığını savunarak, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; bilirkişi raporu hükme esas alınarak, ifanın imkansızlığının davacıya tebliğ tarihindeki taşınmazın rayiç bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı belediyenin, arsa vasfındaki taşınmazını, konutu olmayan ihtiyaç sahibi kimselere 775 sayılı Yasa hükümleri çerçevesinde tahsis etmek amacıyla 17.10.2003 gün ve 1096 sayılı Encümen Kararını aldığı, bu nedenle davalı belediyeye başvuran davacıya 188 m² yüzölçümlü arsanın tahsis edilerek 17.12.2003 “Nüve Konutlar Arsa Tahsis” sözleşmesinin imzalandığı, akabinde davacının satış bedelini taksitler halinde davalı belediyeye ödemeye başladığı, ancak davalı belediye encümeninin kararıyla davacıya tahsis edilen arsanın da aralarında bulunduğu bir kısım arsalara ilişkin tahsis işlemlerinin iptaline karar verildiği, dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Buna göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalı belediyenin maliki bulunduğu taşınmazı 775 sayılı Gecekondu Kanunu’nun 25 ve 26. maddeleri uyarınca davacıya satışına ilişkin sözleşmeden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında yapılan satış sözleşmesi geçerlidir ve geçerli sözleşmenin ifa edilmemesi nedeniyle davacı, satış bedelini ödediğini ispat etmek koşuluyla taşınmazın ifasının imkânsız hale geldiği tarihteki rayiç değeri isteyebilir. Bu nedenle, mahkemenin davacının tahsis edilen arsanın rayiç değerini isteyebileceği yönündeki değerlendirmesi yerindedir. Ne var ki, davalı belediye, dava açılmadan önce, davacının talebi ile kendisine taşınmaz bedelinin ödendiğini savunmuş olup, mahkemece bu savunma üzerinde durulması, gerçekten bir ödeme olgusu olup olmadığı, varsa bunun borcu sona erdirip erdirmediği hususunun açıklığa kavuşturulması gerekeceği açıktır. Diğer yandan, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, taşınmazın, ifanın imkansız hale geldiği tarihteki m² birim fiyatı 492,00 TL olarak bulunmuş, buna göre hesaplama yapılmıştır. Rapora göre, 4291 ada 1 parsel sayılı taşınmazın emsal olarak alındığı, bu taşınmazın 05.10.2010 tarihindeki satış bedelinin 11.700,00 TL olduğu, m² birim fiyatının 819,74 TL olup, dava konusu taşınmaza göre 1,61 kat daha değerli olduğu belirlenmiştir. Davalı belediye tarafından tahsisi yapılan dava konusu taşınmazla, emsal olarak alınan taşınmazın metrekare değerleri arasında bu denli fark bulunmasının nedenlerinin raporda ve mahkeme gerekçesinde açıklanmadığı gibi, raporun soyut olduğu ve denetlenebilirlikden de uzak olduğu anlaşılmıştır. Dairemizin 2015/41413 E. sayılı ve diğer benzer bozma ilamlarında da işaret edildiği üzere, m² birim fiyatlarının 300,00 TL olarak belirlendiği başka dosyalardan aldırılan bilirkişi raporlarına atıf yapılmış olup, bu raporlar da gözetilerek, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli konusunun uzmanı bilirkişiden rapor aldırılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent nedeniyle temyiz olunan hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.