Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/17874 E. 2019/6323 K. 20.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/17874
KARAR NO : 2019/6323
KARAR TARİHİ : 20.05.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR

Davacı, davalı ile kardeş olduklarını, kendisinin davalı kardeşi …’nın oğlu … ile iş ortaklığı yaptıkları dönemde …’nın ekonomik sıkıntısı nedeni ile davalı … oğlu …’ya verilmek üzere Türkiye … Bankası … Şubesi’nden 10.000,00TL tutarında kredi çektiğini, davalı …’ya oğlu …’ya ödediği paraya karşılık davaya konu senedi boş olarak imzalayarak verdiğini, …’nın kredi borcunu ödemesine rağmen, davalı yanca senedin iade edilmediğini ileri sürerek, davalıya böyle bir borcunun bulunmadığının tespitine, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalının, oğlu olan … için çektiği kredinin geri ödemesinin teminatı olarak davalıya senet verdiğini, …’in kredi borcunu ödemesine rağmen senedin davalı yanca iade edilmediğini ileri sürerek; senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine kara verilmesini istemiştir. Mahkemece, dinlenen tanık beyanları esas alınarak davalının oğlu ve davacı arasında ortaklık bulunduğu, kredi çekme durumu olduğu, bu nedenle davacının davalıya boş teminat senedi verdiği, davalının davacı ile ortak olan oğlu için çektiği kredi borcunun oğlu tarafından ödenmesine rağmen boş olarak alınan bononun davacıya iade edilmeyip 80.475,00 TL bedelli ve 26/12/2011 vadeli olarak doldurduğu, davacının davalıya bonodan dolayı borçlu olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle, ispat hukuku yönünden geçerli kuralların neler olduğu ve bu kuralların somut olayda tarafların kardeş olmaları nedeniyle, ne şekilde uygulanması gerektiği irdelenmelidir; HMK’nun 200. maddesinde, miktar ve değeri belli bir miktarın üzerinde olan hukuki işlemlerin senetle ispat edilmesi gerektiği, aynı kanunun 201. maddesinde de, senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin tanıkla ispat edilemeyeceği hüküm altına alınmış, yine aynı kanunun 203. maddesinde de, senetle ispat zorunluluğunun istisnaları belirtilmiştir.
Somut olaya bakıldığında; taraflar arasında 26.11.2012 vade tarihli senet düzenleşmiş olup davacı anılan senede karşı her türlü iddiasını ancak senetle ispat edebilir. Tarafların kardeş olması HMK’nın 201. maddede anılan kuralı ortadan kaldıracak bir sonuç doğurmaz. Hal böyleyken mahkemece, davacının senede karşı ileri sürdüğü iddiayı tanıkla ispat edemeyeceği ancak, senet ile ispat edebileceği, senetle ispatı gereken hususlarda davalının açık muvafakati ile tanık dinlenebileceği gözetilerek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz edilen hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.