Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/16841 E. 2019/7391 K. 18.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/16841
KARAR NO : 2019/7391
KARAR TARİHİ : 18.06.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı ve davalı-… avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalılardan …’ın müteahhitlik yaptığı … mah. 1214 sk. No: 38 de bulunan inşaatın 16 nolu dairesini davalılardan …’dan 22.04.2013 tarihinde satın aldığını ve bedelini ödediğini ancak binanın yapılmasına rağmen iskan raporunun alınmadığını, halen %20’ye yakın ince işlerin yapılmamış vaziyette olduğunu, bu durumu defalarca her iki davalıya bildirmesine rağmen herhangi bir önlem alınmadığını, şu ana kadar sadece kira zararının 4.000,00 TL’ye yakın olduğunu, ayrıca banka faizi ve diğer masraflarla birlikte 15.000,00 TL civarında mağdur edildiğini belirterek hizmet veren davalılardan 15.000,00 TL alacağının en yüksek banka faiziyle birlikte tahsili talep ve dava edilmiştir.
Davalı …, ekonomik sıkıntı içinde olduğu için söz konusu daireyi değerinin altında davacıya sattığını, eksik olan işlerden dolayı kendisi ile herhangi bir sözleşme yapılmadığını, hakkında açılan davanın yersiz olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabul, kısmen reddine, 14.950,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalılardan … tarafından temyiz edilmiştir.
1-4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.
Öte yandan 4822 sayılı Kanun ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4. maddesinin 3. fıkrasında, “İmalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 10. maddenin beşinci fıkrasına göre kredi veren, ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. Ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunlar müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz.” Hükmü bulunmaktadır.
Davacı tarafından aynı davalılara karşı daha önce Tüketici Mahkemesinde açılan davada, “davalı yüklenici … ile davacı arasında herhangi bir sözleşme bulunmadığı, davalı …’nın tüketici konumunda olduğu”ndan bahisle görevsizlik kararı verildiği ve bu kararın temyiz edilmeden kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacı, dairedeki ince işler nedeniyle yaptığı masraflar, iskan raporunun alınmaması ve kira zararı nedeniyle davasını satıcı … yanında müteahhit olan …’a karşı da yönelttiğine göre az yukarıda değinilen 4822 sayılı Kanun ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4. maddesinin 3. fıkrası gereğince müteahhit olan davalı …’a karşı açılan davada Tüketici Yasası hükümlerinin uygulanması gerekli olup, bu nedenle davada görevli mahkeme de Tüketici Mahkemesidir. Her ne kadar davalılardan …, ticari faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan, başka bir ifade ile taşınmaz alım satımını meslek edinen bir gerçek kişi olmadığından, Tüketici Kanununda tanımı yapılan, “satıcı” kapsamında bulunmayıp, adı geçen davalı bakımından Tüketici Kanunu hükümlerinin uygulanması mümkün değilse de, bu husus mahkemenin görevine etkili olmayıp, birlikte davalı gösterilenler hakkında da davanın özel mahkeme niteliğindeki Tüketici Mahkemesinde görülmesi gerekir. 4077 sayılı Yasanın 23.maddesinde bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağı öngörülmüştür. Davacı ile davalılardan … arasındaki uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak da söz konusu olmaz. Bu durumda mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.
2-Bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: 1.bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 2.bent gereğince diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 29,20 TL harcın davacıya, 255,31 TL harcın davalı-…’ya iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi