YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/16653
KARAR NO : 2018/10893
KARAR TARİHİ : 20.11.2018
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki ayıplı mal davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalıdan 17.02.2011 tarihinde dava konusu aracı satın almış olduğunu, kısa süre sonra ortaya çıkan arızalar nedeniyle bir çok defa serviste işlem gören aracın yapılan müdahaleler nedeniyle sıfır araç olmaktan çıktığını, değişimi talebiyle açılan davanın görüldüğü … 5. Tüketici Mahkemesi 2011/135 esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu ile araçtaki değer kaybının 2.500,00.-TL olduğunun tespit edildiğini, o davada taleplerinin araç değişimi olması ve değer kaybı taleplerinin bulunmaması nedeniyle mahkemece verilen red kararının Yargıtay’ca da onanarak kesinleşmiş bulunduğunu iletmiş, araçta ayıplar nedeniyle ortaya çıkan 2.500,00.-TL değer kaybının davalıdan tahsiline karar verilmesini dilemiştir.
Davalı ilk derece yargılama makamına sunmuş olduğu yanıt dilekçesi ile usuli ve esasa ilişkin gerekçelere dayanarak davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kabulü ile 2.500-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davacının satılanı alıkoyup ayıp oranında ortaya çıkan değer kaybının tahsiline ilişkindir; temyize konu davanın görüldüğü aynı mahkemenin 2011/135 esas sayılı dosyasında aynı sebeple ve aynı satılana yönelik yapılan yargılama neticesinde davacının değer kaybı talepleri olmadığı, davacının onarım talebi ile servise başvurduğu ve sersvis tarafından bilirkişi raorunda belirtildiği şekilde aracın onarılmış olduğu, bilirkişi tarafından araçta yapılan onarımlar nedeniyle değer kaybı meydana geldiği bildirilmiş ise de davacı vekilinin değer kaybı talepleri olmadığını bildirdiğinden davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Kesin hüküm hususu 6100 sayılı HMK’nın 114/1-i maddesinde dava şartı olarak düzenlenmiş olup aynı davanın daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması gerektiği belirtilmiş ve aynı yasanın 115. maddesi gereğince mahkemece dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılacağı hükme bağlanmıştır. Davacı tarafından davalı aleyhine temyize konu davanın görüldüğü aynı Mahkeme’nin 2011/135 esas sayılı dosyasıyla açılan davada davacı seçimlik hakkını kullanmış ve tüketmiştir. Anılan davada davacı, değer kaybı talebinin bulunmadığını açıklamış ve bu davada ilk derece yargılama makamınca davanın esastan reddine karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği anlaşıldığından davanın kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.