Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/15859 E. 2018/11135 K. 26.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/15859
KARAR NO : 2018/11135
KARAR TARİHİ : 26.11.2018

T. … Bankası A.Ş. vekili avukat …… ile … aralarındaki dava hakkında … 1. Tüketici Mahkemesinden verilen 13/02/2014 tarih ve 2012/1234-2014/381 sayılı hükmün Dairemizin 02/03/2016 tarih ve 2014/44841-2016/6416 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşuldu.

K A R A R

Davacı, davalı ile bireysel kredi sözleşmesi imzalandığını ve davalıya 7816665, 7817019 ve 7817267 numaralı ihtiyaç kredileri kullandırıldığını, davalının kredi kullanımından doğan borcunu ödememesinden dolayı 21/06/2011, 23/06/2011, 05/10/2011, 21/11/2011 ve 22/09/2011 tarihlerinde kat ihtarnamelerinin gönderildiğini, 21/06/2011 ve 23/06/2011 tarihli ihtarnamelerin usulüne uygun şekilde tebliğ edildiğini, 05/10/2011, 21/11/2011 ve 22/09/2011 tarihli ihtarname ve hesap özetlerinin adresinden taşındığı ve kabul edilmediği gerekçesiyle iade edildiğini, ihtarnamelere rağmen borcun ödenmemesi üzerine davalı hakkında … 16. İcra Müdürlüğü’nün 2012/3845 esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalının ödeme emrine itiraz ettiğini, alacaklarının muaccel olup bankanın defter ve kayıtlarıyla sabit olduğunu, talep edilen temerrüt faizinin yasa ve sözleşme hükümlerine uygun olduğunu beyan ederek itirazın iptaline takibin devamına ve tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davaya konu takipten önce kendisine noter kanalıyla gönderilmiş bir kat ihtarnamesinin bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacı banka tarafından 4822 sayılı yasanın 10. maddesi gereğince çıkartılan muacceliyet ihtarnamelerinin davalıya usulüne uygun tebliğ edilmediğinden muacceliyet şartının oluşmadığı, davalının takip tarihi itibariyle temerrüdünün doğduğu gerekçeleri ile alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hükmün davalı tarafından temyizi üzerine Dairemizin 02.03.2016 tarih ve 2014/44841 Esas, 2016/6146 Karar sayılı ilamı ile hükmün bozulmasına karar verilmiş, bu kez davalı karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Davacı eldeki dava ile davalıya 3 ayrı kredi sözleşmesi ile kullandırılan kredi taksitlerinin ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibine davalının itiraz etmesi üzerine itirazın iptalini talep etmektedir. Davalı, davacı banka ile imzalamış olduğu 3 ayrı kredi sözleşmesi ile 7816665, 7817019 ve 7817267 numaralı kredileri kullanmıştır. Davacı taraf kredi borçlarının ödenmemesi üzerine davalıya ayrı tarihlerde 5 ayrı ihtarname gönderilerek hesabın kat edildiğini ve tüm borçların muaccel hale geldiğini beyan ederek 3 ayrı kredi için icra takibi başlatmıştır.Mahkemece bilirkişiden kök ve 2 ayrı ek rapor alınmış, sonuç olarak çıkartılan muacceliyet ihtarnamelerinin davalıya usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediği gerekçesiyle, takip tarihine kadar vadesi gelmiş taksitler ve ferileri yönünden davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 4822 sayılı Kanun ile değişik 4077 sayılı Kanunun 10/3. maddesinde “… Kredi veren, taksitlerden birinin veya birkaçının ödenmemesi halinde kalan borcun tümünün ifasını talep etme hakkını saklı tutmuşsa, bu hak; ancak kredi verenin bütün edimlerini ifa etmiş olması durumunda ve tüketicinin birbirini izleyen en az iki taksidi ödemede temerrüde düşmesi halinde kullanılabilir. Ancak kredi verenin bu hakkını kullanabilmesi için en az bir hafta süre vererek muacceliyet uyarısında bulunması gerekir.” hükmü yer almaktadır. Dosya içerisinde bulunan kat ihtarnameleri ve tebliğe ilişkin tebligat zarfları ile barkod sorgulaması sonucu alınan ekran görüntülerinin incelenmesinde; …… numaralı kredi sözleşmesi ile ilgili olarak kredinin yapılandırılması sonrası davalı tarafa 05.10.2011 tarihli kat ihtarnamesi gönderildiği ve söz konusu ihtarnameye ilişkin tebligatın ”bekleme müddeti bitmiştir” şerhiyle iade edildiği, ……numaralı kredi sözleşmesi ile ilgili olarak kredinin yapılandırılması sonrası davalı tarafa 22.09.2011 tarihli kat ihtarnamesinin gönderildiği ve ”kabul edilmedi” şerhiyle iade edildiği, …… nolu kredi ile ilgili olarak ise, gönderilen son ihtarname olan 21.11.2011 tarihli kat ihtarnamesinin ”adresten ayrılmış/taşınmış” şerhiyle iade geldiği anlaşılmaktadır. Bu açıklamar ışığında bakıldığında dosyada yer alan kök ve ek bilirkişi raporu ile hükme esas alınan ek bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece, her bir kredi sözleşmesinden kaynaklanan ödenmeyen taksitler için kanunda yazıldığı şekilde usulüne uygun temerrüt ihtarı gönderilip gönderilmediğinin ve bu ihtarnamelerinin usulüne uygun şekilde tebliğ edilip edilmediğinin araştırılması, usulüne uygun şekilde yapılmış ve Tebligat Kanunu hükümleri gereği davalıya tebliğ edilmiş temerrüt ihtarnameleri yoksa takip tarihi itibariyle vadesi gelmiş alacaklar yönünden takip yapılabileceği değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. Hükmün bu nedenle bozulması gerekirken, Dairemizce 02.03.2016 tarihli 2014/44481 esas, 2016/6416 karar sayılı ilamda ” … Dosya kapsamından, davalı borçlunun birbirini izleyen üç taksidi ödemede temerrüde düşmüş olduğu sabittir. Davalıya birbirini izleyen üç taksidin ödenmemesi üzerine bu taksitlerin ödenmesi için yapılan ihtarın, anılan yasa ve sözleşme maddesine uygun olarak tebliğ edildiği anlaşılmış olup, bu ihtarın 4077 sayılı kanunun l0. maddesi şartlarına uygun bir muacceliyet ihtarı olarak kabul edilmesi dolayısıyla tüm kredi borcu için takip yapılmasında yasal bir engel bulunmamaktadır. O halde, mahkemece, davalı borçlunun takip tarihine kadar ödemediği taksitler ile birlikte tamamı muaccel olan kredi borcunun, gecikme faizi ve ferilerinin miktarı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak belirlenecek miktar üzerinden takibin devamına karar verilmesi gerekirken..” gerekçesiyle kararın bozulduğu bu kez yapılan inceleme ile anlaşılmış olduğundan, davalının karar düzeltme talebinin kabulüne, Dairemize ait 2014/44841 esas, 2016/6416 karar sayılı ilamın kaldırılmasına, hükmün yukarda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalının karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemize ait 02.03.2016 tarihli 2014/44841 esas, 2016/6146 karar sayılı ilamın kaldırılmasına, hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.