Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/15758 E. 2019/3432 K. 18.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/15758
KARAR NO : 2019/3432
KARAR TARİHİ : 18.03.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi(Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, … … Toplu Konut Projesinden davalı ile sözleşme imzalayarak daire satın aldığını, davalının sözleşmenin aktedildiği tarihten 30 ay sonra konutu teslim edeceğini taahhüt ettiğini, ancak 30 ay geçmesine rağmen dairenin tarafına devredilmediğini ileri sürerek; geç teslim nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 200,00-TL kira bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminini istemiş; 25.11.2015 tarihli dilekçesiyle talebini 5.559,00-TL’ye yükseltmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne, 5.559,00-TL’nin 200,00-TL’si için dava tarihinden; 5.359,00-TL’si için ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı HMK’nun 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK’nun 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine HMK’nun 298/2. maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün de birbirine uyumlu olması gerekir. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK’nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı dava dilekçesinde fazlaya dair haklarını saklı tutarak geç teslim nedeniyle 200,00-TL’nin tahsilini istemiş; 25.11.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile de, mahkemece bilirkişi raporunda yapılan ikinci kısım hesaplamanın (9.327,00-TL) dikkate alınmasını talep ederek ve talebini 5.359,00-TL daha arttırarak toplam 5.559,00-TL’nin tahsilini talep etmiştir. Mahkeme kararın hüküm kısmında; “davanın kabulüne, 5.559,00-TL’nin 200,00-TL’si için dava tarihinden; 5.359,00-TL’si için ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiş olmasına rağmen; gerekçeli kararın gerekçe kısmında ise; “Bilirkişi raporunda dairenin teslim edilmesi gereken 2011 Kasım ile dairenin geçici işgal tutanağıyla teslim edildiği 04.10.2012 arasında geçen süreye ait kira bedelleri belirlenmiş ve davalı TOKİ’nin dairenin geç teslim edilmesi nedeniyle davacıya, davalının ıslah talebi doğrultusunda 5.359,00-TL ödemesi gerektiği tespit etmiştir. Bilirkişi raporunun gerekçeli ve denetime uygun olması nedeniyle mahkememizce yerinde görülerek davalının dairenin geç teslim edilmesi nedeniyle davacının uğramış olduğu 5.359,00-TL zararını tazmin etmesi gerektiği” şeklinde karar verildiği, gerekçede kabul edilen miktar 5.359,00-TL olarak belirtildiği halde hüküm kısmında 5.559,00-TL’ye karar verildiği, böylece yukarıda açıklanan yasal düzenleme gözetilmeyerek hüküm fıkrası ile gerekçeli kararın gerekçe kısmı arasında aykırılık oluşturulduğu anlaşılmakla HMK’nun 297/son madde ve fıkrası gereğince hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre, davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, ikinci bent gereğince davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.