Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/15586 E. 2019/7147 K. 13.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/15586
KARAR NO : 2019/7147
KARAR TARİHİ : 13.06.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı; 28/05/2010 tarihli Avukatlık Sözleşmesiyle davalı … Müdürlüğünün sözleşmeli avukatlığını yapmakta iken 8802 sayılı 30/12/2011 tarihli yazıyla avukatlık sözleşmesinin davalı idare tarafından feshedildiğini Avukatlık Kanunu’na göre azil halinde tüm vekalet ücretinin ödenmesi gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 21 adet dava ve icra dosyası nedeniyle 11.000,00 TL vekalet ücreti alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 14.4.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle de talep miktarını 26.223,12 TL’ye çıkarmıştır.
Davalı, fesih işleminin 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin uygulanması sebebiyle yapıldığını, davanın dayanağını oluşturan Avukatlık Sözleşmesinin 7. maddesinin (d) bendinde “Avukat Sözleşmesinin feshi veya gerekli görülen hallerde idarece dosyanın geri alınması veya istifa nedeniyle dosyaları iade edilmesi veya sözleşmenin yenilenmemesi halinde henüz tahsil edilmemiş Avukatlık ücretinden herhangi bir hisse talep edemeyecektir” düzenlemesi yer aldığını, dayanak sözleşmede herhangi bir vekalet ücretinin ayrıca tespit edilmediğini, davacının da dahil olduğu tüm sözleşmeli Avukatların karşı taraf vekalet ücretine karşılık çalışmış olduklarını ve fesih tarihi itibariyle davacının tahsil edilmiş ancak kendisine ödenmemiş herhangi bir vekalet ücreti bulunmadığından açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacının … 4. İcra Müdürlüğü’nün 2009/26898 Esas sayılı dosyasındaki talebi yönünden, davacının davasının feragat sebebiyle reddine, davacının davasının kabulü ile; 26.223,12 TL vekalet ücreti alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair verilen kararın dairemizce 2014/35061 Esas ve 2015/28573 Karar sayılı ilamı ile 06/10/2015 tarihinde, kurumun 15 gün önceden ihbar etmek koşuluyla, sözleşmeyi her zaman feshedebileceği kararlaştırıldığına göre, davalının 30.12.2011 tarihli yazı ile sözleşmenin feshedildiğini bildirmesi, sonuçlarını 15 gün sonra doğuracak olan bir fesih bildirimi olup, haksız fesih sayılamayacağı gibi, Avukatlık Kanunu’nun 174. maddesi anlamında haksız azlin sonuçlarını doğuran bir fesih olarak da kabul edilemez. Olayda bu nedenle Avukatlık Kanunu’nun 174. maddesi hükmünün uygulanması düşünülemez. O halde mahkemece geçerli olan sözleşme hükümlerine göre, davacının fesih tarihi itibariyle davalıdan talep edebileceği vekalet ücreti alacağı olup olmadığı incelenip değerlendirilerek, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, sözleşmenin geçersiz olduğu kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı gerekçesiyle bozulması üzerine, bozma kararına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davacının … 4. İcra Müdürlüğü’nün 2009/26898 Esas sayılı dosyasındaki talebi hakkında feragat nedeni ile reddine dair verilen karar kesinleşmiş olduğundan yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davacının davasının kabulü ile 26.223,12 TL vekalet ücreti alacağının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, taraflar arasındaki avukatlık sözleşmesinin davalı tarafından tek taraflı olarak sona erdirilmesi nedeniyle davacının verdiği hizmet karşılığında vekalet ücreti istemine ilişkindir. Davacı, haksız olarak azledildiği için 21 adet dava ve icra dosyası için vekalet ücreti alacağının tamamına hak kazandığını iddia etmiş, davalı ise aralarında yapılan avukatlık sözleşmesi gereğince davacıya hak ettiği tüm vekalet ücretlerinin ödendiğini savunmuştur, mahkemece Avukatlık Kanunu’nun 174. maddesinde avukatın haksız azli halinde ücretin tamamının ödeneceği belirtildiğinden sözleşme ile Kanunun bu hükmüne aykırı bir anlaşma yapıldığı, sözleşmenin bu hükmünün batıl olduğu, bu sebeple vekalet görevinden haksız olarak azledilen davacı avukatın vekalet ücretinin tamamına hak kazandığına karar verilmesi dairemizin 06/10/2015 tarih 2014/35061 Esas, 2015/28573 Karar sayılı ilamı ile ”… Kurumun 15 gün önceden ihbar etmek koşuluyla, sözleşmeyi her zaman feshedebileceği kararlaştırıldığına göre, davalının 30.12.2011 tarihli yazı ile sözleşmenin feshedildiğini bildirmesi, sonuçlarını 15 gün sonra doğuracak olan bir fesih bildirimi olup, haksız fesih sayılamayacağı gibi, Avukatlık Kanunu’nun 174. maddesi anlamında haksız azlin sonuçlarını doğuran bir fesih olarak da kabul edilemez. Olayda bu nedenle Avukatlık Kanunu’nun 174. maddesi hükmünün uygulanması düşünülemez. O halde mahkemece geçerli olan sözleşme hükümlerine göre, davacının fesih tarihi itibariyle davalıdan talep edebileceği vekalet ücreti alacağı olup olmadığı incelenip değerlendirilerek, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, sözleşmenin geçersiz olduğu kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı…” gerekçesi ile bozulmuş ve bozma sonrası mahkemece, bozma kararına uyulmasına karar verilmiş olduğu halde mahkemece ‘‘idarenin feshe ilişkin dayanağının yerinde olmadığı, çünkü 659 sayılı KHK’nin 16. maddesi ile atıf yapılan Yönetmelik hükmünde sözleşmenin feshi için belirtilmiş olan gerekçelerin davacı açısından oluşmadığı, İdareye Yönetmeliğin 17. maddesinin (2). fıkrası gereğince sözleşmeyi her zaman fesih yetkisi tanındığı, ancak bunun için de bir ay önceden yazılı bildirimde bulunma şartı getirildiği, taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye göre de davalı Kurumun 15 gün önceden ihbar etmek koşuluyla, sözleşmeyi her zaman feshedebileceğinin kararlaştırıldığı, somut olayda davalı İdarenin davacıya 30/12/2011 tarihli yazı ile 31/12/2011 tarihinde sözleşmesinin feshedildiğini bildirdiği, bu durumun dayanak olarak gösterilen mevzuatın ilgili hükümlerine aykırı olduğu, dolayısıyla feshin haksız olduğu, bu haliyle Mahkememizin 06/05/2014 tarih ve 2013/116 Esas, 2014/170 Karar sayılı ilamının yerinde olduğu anlaşıldığı” gerekçesiyle yine bozma öncesi hüküm gibi karar verilmiştir. Bozma ilamına uyulması halinde, bozma doğrultusunda taraflar lehine usuli kazanılmış hak doğar, bu aşamadan sonra bozmanın gereklerinin yerine getirilmesi zorunludur. Hal böyle olunca, bozma ilamına uyulmasına karar verilmekle birlikte bozma ilamının gereklerinin yerine getirilmemesi ve yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi