Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/15165 E. 2018/12235 K. 17.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/15165
KARAR NO : 2018/12235
KARAR TARİHİ : 17.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Davacı, davalı şirketten ikinci el otomobil aldığını, davalının söz konusu araçta herhangi bir kusur olmadığı bilgisine güvendiğini, maddi durumundan dolayı kasko yaptıramadığını, aracı 16.12.2013 tarihinde 3. kişiye sattığını ancak 3. kişinin kasko yaptırmak için sigorta şirketine müracaat ettiğinde aracın pert olduğunu öğrendiğini ve davacıya başvurarak aracı geri almasını istediğini, davacının aracı tekrar 20.12.2013 te geri aldığını ve kendisininde aracı almış olduğu davalıya müracaat ederek zararını talep etmesine rağmen, davalının zararını ödemediğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00TL değer kaybının davalıdan tahsiline karar verilmesinini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 3.340,00 TL’nin satış tarihi olan 17.06.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin ise reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava tarihinde yürürlükte bulunan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesinde, kanunun uygulanmasıyla ilgili tanımlar yapılıp, bu arada “Alışverişe konu olan taşınır eşyayı…” mal, “Bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiyi” tüketici, “kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere, ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri” satıcı olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasanın 23. maddesinin 1. fıkrasında ise, “Bu kanunun uygulanmasıyla ilgili çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılır” hükmüyle, kanunun uygulanmasından doğacak ihtilaflara bakacak görevli mahkeme belirtilmiştir.
Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta şirket olan davalının satıcı sıfatına sahip olduğu ve taraflar arasındaki ilişkinin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır. Eldeki davada 4077 sayılı yasanın 23. maddesi gereğince davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Bu durumda mahkemece, mahallinde müstakil bir tüketici mahkemesi bulunması halinde görevsizlik kararı verilmesi, bulunmaması halinde Tüketici mahkemesi sıfatı ile davaya bakılması gerekirken yazılı şekilde işin esasına girilerek hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.
2-Bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 17/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.