Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/15048 E. 2019/7257 K. 17.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/15048
KARAR NO : 2019/7257
KARAR TARİHİ : 17.06.2019

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılardan … ve … avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı …’nın … 16.İcra Müdürlüğü’nün 2013/4828 Esas sayılı dosyası ile aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla 14.000,00 TL asıl alacak için takip talebinde bulunduğunu, takibe konu senedin davalı … ile imzaladıkları 14.07.2012 tarihli adi yazılı gayrimenkul satış sözleşmesi gereği kalan borcu için düzenlenmiş olan teminat senedi olduğunu, tapu senedi ile dava konusu yapılan senedin tanzim tarihine bakıldığından bu hususun açıkça görüleceğini, …’e bir kısım ödemeler yaptıktan sonra kalan 17.900,00 TL borcu için … tarafından 20.000,00 TL bedelli dava konusu senedin imzalatıldığını, senet tanziminden sonra yaptığı 6.000,00 TL’lik ödemenin de senet metnine yazıldığını, geri kalan kısım için 10.000,00 TL banka kanalıyla ve elden olacak şekilde ödeme yaptığını ancak takip talebinde bulunan davalı … ile arasında ticari, hukuki, mali ya da herhangi bir ilişki bulunmadığını, davalı … ile diğer davalı … ve … … arasında ticari ilişki bulunduğunu, …’in davalı …’in gizli ortağı olduğunu, …’in … …’i yetkilendirdiğini, icra alacaklısı davalı …’nın ise her iki davalının iş yaptıkları kişi olduğunu, senet bedelinin ise davalı …’e ödendiğini ve senedin bedelsiz kaldığını,…’e 17.09.2012 tarihinde borcu kalmamasına rağmen iyi niyetli olarak teminat için verdiği senedi talep etmediğini, senedin boş bırakılan kısımlarının … tarafından doldurularak …’ya ciro edildiğini icra takibi ile birlikte öğrendiğini beyan ederek; söz konusu senedin borçlusu olmadığının tespitine, icra veznesine giren paraların icra alacaklısına ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davalıların kötü niyetli olmaları nedeniyle %15 tazminata mahkum edilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …, davacı ile arasında taşınmaz satışı olduğunu, davacının bir kısım ödemeleri yaptığını, kalan borcu için ise takip konusu bonoyu tanzim ettiğini, davacının borcun ödendiğine dair beyanının gerçekle bağdaşmadığını, kalan borç miktarının tahsil edilen kısmının bono arkasında yazıldığını, davacının diğer davalı …’le gizli ortak olduklarına dair iddiasının gerçeği yansıtmadığını, …’e borçlu olduğunu, şahsın inşaat ustalığı yaptığını, kendisinin ise müteahhit olduğunu, inşaatlarında çalışmasından dolayı …’e borçlu olduğunu, aralarında bir ortaklık ilişkisi olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Davalı …, davaya konu senedin hamili olduğunu, senedi keşide eden davacı ile lehtar arasındaki hukuki ilişkiyi bilmediğini, davacı tarafın takibe konu senet için senedin vadesinden evvel 15/08/2012 tarihinde 6.000,00TL ödeme yapmış olduğunu ve bu ödemenin senet arkasına tarihi itibari ile şerh edildiğini, senedin ödenmeyen kısım için 14.000,00TL üzerinden icra takibine konulduğunu, davacının senetten kalan 14.000,00 TL yi de senet metninde lehtar ve ciranta konumunda olmayan diğer davalı …’e ödediğini iddia etmekte olduğunu, kambiyo senedinin tedavülü mümkün olan kıymetli evraklardan olup, ödemenin mutlaka senet mukabilinde ve en son kendi elinde bulunduran hamiline yapılması gerektiğini, aksi halde davacının kendi kusuru ile senedi elinde bulundurmayan ve senet metninde taraf sıfatı dahi olmayan kişiye yapmış olduğunu iddia ettiği ödemenin sadece kendisini ve para ödediğini iddia ettiği kişiyi bağlayacağını, kendisini bağlamadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Davalı …, usulüne uygun tebligata rağmen cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne, davacının … 16.İcra Müdürlüğünün 2013/4828 sayılı dosyasında takibe konu alacaklısı … …, borçlusu …, keşide tarihi 01/08/2012 ödeme tarihi 17/09/2012, 20.000,00TL bedelli senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, 02/12/2015 tarihli ihtiyati tedbir kararının karar kesinleşene kadar devamına, karar özetinin iik 72/5 md. Gereğince icra müdürlüğüne bildirilmesine, karar verilmiş, hüküm davalılar … ve … tarafından temyiz edilmiştir.
1-Anayasanın 141/III maddesi uyarınca mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması zorunludur. Yargılama makamları iddia ve savunmayı, taraflarca gösterilen delilleri gereği gibi incelemek ve ulaştıkları sonucu ikna edici bir gerekçeyle kararlarına yansıtmak zorundadırlar. Aksi bir durum adil bir yargılama yapıldığını göstermez. Mahkeme kararlarındaki gerekçesizlik Anayasa’nın 36. maddesinde tanımlanan “adil yargılanma hakkı”nın ihlalidir. HMK’nun 297 ve devamı maddeleri gereğince de hüküm; tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsar ve bir davada istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenilen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.6100 sayılı HMK.nun 294. maddesi gereğince mahkemece yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK’nın 297/2 maddesi gereğince de hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu hükümler kamu düzeni ile ilgili olup, resen gözetilir.
Anılan yasa hükümleri dikkate alındığında gerekçeli kararda ve hüküm fıkrasında davacının hangi davalıya karşı, hangi gerekçeyle borçlu olmadığının tespitine ilişkin açık bir gerekçe ve hüküm bulunmaması, özellikle davalılardan … yönünden davanın kabul ya da reddedildiğine dair bir açıklama bulunmaması açıklanan yasa hükümleri gereğince usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalılar … ve …’nın sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davalılar … ve …’nın sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 371,20 TL harcın davalı …’e 341,55 TL harcında …’ya iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 17/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.