Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/14681 E. 2019/2243 K. 21.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/14681
KARAR NO : 2019/2243
KARAR TARİHİ : 21.02.2019

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali-manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR

Davacı, davalının … Üniversitesi Hastanesine 25/10/2007 tarihinde sol flank ağrısı şikayeti ile geldiğini, hastanece yapılan tetkikler sonucunda tedavisi ve ameliyatlarının yapıldığını ve hastanede 2 gün yattığını, … Sigortalısı olup sigortasına müracaat edildiğinde “Poliçe başlangıç tarihinden önce var olan ve beyan edilmemiş rahatsızlıklar teminatlarımız dışındadır” diyerek provizyon talebinin reddedildiğini, 31/10/2007 tarihli fatura düzenlendiğini ancak ödenmediğini, fatura bedelinin tahsili amacıyla Kadıköy 5.İcra Müdürlüğünün 2007/14780 sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının takibe itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve % 40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, … sigortalısı olması nedeniyle acilde müdahale edildiğini, böbrek taşı düşürdüğünün bildirildiğini, acil müdahaleden sonra rahatladığını, ameliyat ile idrar yolunun açılabileceğini bunun için küçük bir müdahale yapılmasını gerektiğinin söylendiğini, parasının olmadığını bildirmesi üzerine Allianz sigortası ile görüşüldüğünü ve şirketin ameliyatı kabul ettiğini, ücretin sigorta şirketince ödeneceğinin söylenmesi üzerine operasyona karar verildiğini, çok acil olmadığı halde ameliyatın yapıldığını, ameliyattan sonraki gün sigorta şirketinin ödemeden vazgeçtiğini bu nedenle davanın reddini dilemiş, açmış olduğu karşı davası ile de hastanede kendisine ücretin ödenmediği takdirde taburcu olamayacağının söylendiğini, kendisinden senet imzalamasının talep edildiğini, çıkışına engel olunduğunu ve rehin alındığını bu şekilde kişilik haklarının ve psikolojisinin zedelendiğini ileri sürerek 5.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, asıl dava yönünden davanın kısmen kabulü ile davalının … Anadolu 5.İcra Müdürlüğünün 2007/14780 sayılı dosyasına vaki itirazının kısmen iptali ile, takibin asıl alacak olan 5.154,00 TL üzerinden takip tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte devamına, işlemiş faizle ilgili talebin reddine, ayrıca davalının itirazının kötü niyetli olduğu anlaşılamadığından % 40 icra inkar tazminat talebinin reddine,karşı dava yönünden de olay nedeniyle uğramış olduğu üzüntü nedeniyle açılan davanın kısmen kabulü ile 500,.00 TL manevi tazminatın davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Asıl davanın davacısı ve davalısının temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede; dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı-karşı davacının tüm, davacı-karşı davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra – inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasını itiraz ile durduran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında kabul edilen alacak değerlendirildiğinde, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. O halde, kabul edilen asıl alacak bakımından, davacının bu istemi hakkında kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
3-Karşı davacı lehine verilen manevi tazminat yönünden yapılan incelemede; kararın miktar itibariyle kesin olduğundan temyiz talebinin reddi gerekir ise de, dava şartlarının oluşup oluşmadığının somut olayda önemlidir; somut olay incelendiğinde ise, karşı davacının kişilik haklarının zarar gördüğü kabul edilemeyeceğinden, mahkemece olayda manevi tazminat koşullarının bulunmadığı dikkate alınarak manevi tazminat isteminin bütünüyle reddi gerekirken, yazılı şekilde kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle davalı-karşı davacının tüm davacı-karşı davalının sair temyiz itirazlarının reddine, (2)ve (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı-karşı davalı yararına BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 307,20 TL. kalan harcın davalı-karşı davacıdan alınmasına, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.