Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/14669 E. 2019/5968 K. 09.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/14669
KARAR NO : 2019/5968
KARAR TARİHİ : 09.05.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Davacı ile davalı arasında 25.12.2014 tarihli emlak alış satış sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre davacının maliki olduğu taşınmazın davalıya satışı hususunda anlaştıklarını ve davalının 5.000,00 TL kapora verdiğini, kendisinin de 5.000,00 TL değerinde bono verdiğini, sözleşmenin 4. maddesine göre alıcının taşınmazı almaktan vazgeçmesi halinde kaporayı geri alamayacağını, satıcının vazgeçmesi halinde kaporayı iade edeceğini ve kapora miktarı kadar tazminat ödeyeceğinin yazılı olduğunu, kendisinin taşınmazı satmaktan vazgeçmediği halde davalı tarafından hiçbir bildirimde bulunulmaksızın vermiş olduğu senedi icra takibine koyduğunu ve davacının icra tehdidi altında ödeme yaptığını ileri sürerek icra tehdidi altında ödemiş olduğu bedelin istirdadına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, sözleşmenin geçersiz olduğunu, cezai şartın da geçersiz olduğunu, davacının kendisinden aldığı 5.000,00 TL’yi de iade etmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, icra tehdidi altında ödenen bedelin istirdadı istemine ilişkindir. Mahkemece, davacı ile davalı arasında emlak satış sözleşmesi imzalandığı ve davalının davacıya 5.000,00 TL kaparo, davalının da karşılığında 5.000,00 TL bedelli bono verdiği, taraflardan birisinin cayması halinde uygulanacak ceza-i şartın sözleşmenin 5. maddesinde belirlendiği ve davalı tarafından yatırılan kaparonun açıkça cayma tazminatı olduğu şart edildiği, davalının da savcılık ifadesinde söz konusu evin alımından kendisinin vazgeçtiğini beyan ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, tapulu taşınmazın haricen satışından kaynaklanmakta olup davacı tescil öncesi alım-satım ve komisyon sözleşmesine dayanmaktadır. Tapuda kayıtlı taşınmazın mülkiyetinin başkasına devri ya da devir vaadini öngören sözleşmenin geçerli sayılması, Borçlar Kanunu 213, Tapu Kanunu 26, Noterlik Kanunu 60 ve Türk Medeni Kanunu’nun 706. maddeleri uyarınca resmi şekilde yapılmasına bağlıdır. Burada öngörülen şekil, sözleşmenin geçerlik koşulu olup, kamu düzenine ilişkindir ve resen dikkate alınır. Taraflar arasındaki sözleşme, resmi şekilde düzenlenmemiş bulunduğundan hukuken geçerli değildir. Cezai şart, asıl borca ilişkin fer’i haklardan olup, geçerli olmayan taşınmaz satış sözleşmesinde düzenlenmiş olan cezai şart da geçersizdir. Taraflar geçersiz sözleşme nedeniyle, ancak verdiklerini haksız iktisap kuralları uyarınca geri isteyebilirler. Davacı, davalıdan almış olduğu 5.000,00 TL’yi iade etmemiş davalı da bu bedele karşılık davacının vermiş olduğu senedi icra takibine koyarak tahsil etmiştir. Mahkemece, davacının geçersiz sözleşme nedeniyle cezai şart talep edemeyeceği göz önünde bulundurularak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenler ile hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 09/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.