Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/13821 E. 2019/6108 K. 14.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/13821
KARAR NO : 2019/6108
KARAR TARİHİ : 14.05.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabuüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Davacı, davalı ile arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, … 2. Noterliğinin 03/01/2012 tarihli temliknamesi ile davalının, … Kaymakamlığı Köylere Hizmet Götürme Birliğindeki Hak Edişlerinden 100.000,00 TL alacağının temlik aldığını, bu temlik işleminin davalının vekalet verdiği İsmail Demir tarafından gerçekleştirildiğini, temliknameye istinaden Köylere Hizmet Götürme Başkanlığı tarafından 33.461,55 TL ödeme yapıldığını ancak kalan 66.538,45 TL’nin ödenmediğini ve tahsili amacıyla başlatılan icra takibine de davalı tarafından itiraz edildiğini belirterek itirazın iptali ve takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile … 3. İcra Müdürlüğü’nün 2014/4306 Esas sayılı dosyasında, asıl alacak 66.538,45 TL faiz 12.830,07 TL yönünden yapılan itirazın iptali ve takibin devamına, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra – inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasını itiraz ile durduran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında kabul edilen alacak değerlendirildiğinde, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü gerekir. Hal böyle olunca, davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, mahkemece değinilen bu yön gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.