YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/13503
KARAR NO : 2019/7111
KARAR TARİHİ : 12.06.2019
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca duruşmasız, davalı avukatınca duruşmalı temyiz edilmiş ise de, dava miktar itibariyle duruşmaya tabi olmadığından bu isteğin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı …, davalının kendi kurumlarının vekili olduğunu ancak davalının, kurumun borçlusu olan … İnşaat İthalat İhracat Ltd. Şirketi aleyhine yapılan icra takibinde kurumun vekili olarak gerekli özeni göstermeyerek takip dayanağı kredi sözleşmesinin borçlusu olmayan …’a karşı da icra takibi başlatarak, …’ın davacı kuruma karşı menfi tespit davası açmasına sebebiyet verdiğini ve bu davanın davacı kurum aleyhine sonuçlanması neticesinde, davacı kurum aleyhine vekalet ücretine hükmedildiğini, kurum tarafından ödenen bu vekalet ücreti sebebiyle, vekillik görevinde gerekli özeni göstermeyen ve davacı kurumu zarara uğratan davalı avukat aleyhine başlatılan … 4.İcra Müdürlüğünün 2014/3128 Esas sayılı dosyasına davalının itiraz ettiğini, yapılan bu itirazın haksız olduğunu belirterek davalının itirazının iptali ile % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, … aleyhine yapılan icra takibinin resmi belgeye (rehin açığı belgesi) istinaden ve o zaman vekil olduğu TMSF’nin devletin bakiye alacağını tahsil etme amacıyla yaptığını belirterek davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece ‘Davacının zarara uğramasına neden olduğunu iddia ettiği husus davalı tarafın dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgelere rağmen davalının hukuki tavsif konusunda yanılmış olmasıdır. Mesleki anlamda sahip olması gereken nitelikler dikkate alındığında, Bir avukat olan ve dolayısı ile hukuki vasıflandırma konusunda uzman olduğunun kabulü gereken davalının doğru vasıflandırmayı yapmasına yeterli tüm bilgi ve belgeleri haiz olduğu bir durumda yanlış bir hukuki vasıflandırma ile yanlış kişiye karşı icra takibi başlatarak bunun sonunda davacı kurumun zarara uğratması nedeniyle sorumlu tutulması ve usul ver mer’i mevzuata uygundur. ‘gerekçesiyle İtirazın iptaline takibin devamına, Likit alacak tanımı bakımından unsurları oluşmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dava, davalının vekillik görevinin gerektirdiği gerekli özeni yerine getirmediği iddiasına dayalı olarak davacı kurumun, ödediği vekalet ücretine binaen alacak davasıdır.
Davalı, takip yaptığı …’ın yediemin olduğunu, taşıt kredisi zamanında ödenmeyince bu şahsa ihtarname çekildiğini ve bu kişinin icra müdürlüğü tarafından düzenlenen rehin açığı belgesinide yer alması sebebiyle, davacı kurum adına bu kişiye karşı takip başlattığını, davacı kurum olan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun … 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/376 esas sayaılı dosyasında … aleyhine kurumu zarara uğratttığı iddiası ile tazminat davası açtığını, deliller toplanmadan karar verildiğini beyan etmiş ve buna ilişkin belgelerini de eklemiştir.
Avukatın vekil olarak borçları Türk Borçlar Kanunu’nun 505. (Mülga Borçlar Kanunu’nun 389) ve devamı maddelerinde gösterilmiş olup, vekil, adı geçen Kanun’nun 506. maddesine göre müvekkiline karşı vekaleti sadakat ve özenle ifa etmekte yükümlüdür. Vekil, sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorunluluğundadır.
“Özen borcu” ile ilgili Avukatlık Kanunu’nun 34. maddesinde mevcut olan, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık ünvanının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır bir şekilde hareket etmekle yükümlüdürler.” şeklindeki hüküm ise, avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti olması nedeniyle, Türk Borçlar Kanunu’nun 506. (Mülga Borçlar Kanununun 390.) maddesinde düzenlenen vekilin özen borcuna göre çok daha kapsamlı ve özel bir düzenlemedir.
Mahkemece sonuca ulaşılmış ise de; davalının savunmalarına yeterli yer verilmediği gibi, davalının savunmalarında yer verdiği bağlantılı dosyalarda kusur, zarar ve nedensellik bağına yönelik olarak davalı avukatın haklılığı konusunda etkili olacağından, bu dosyaların incelenmesi ve tartışılması ile tarafların tüm delilleri iddia ve savunmaları değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-Bozma nedenine göre davacının ve davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, 2. bent gereğince davacının ve davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan 287,75 TL harcın davalıya iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 12/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.