Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/13104 E. 2019/7230 K. 13.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/13104
KARAR NO : 2019/7230
KARAR TARİHİ : 13.06.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, Türkiye Futbol Federasyonu nezdinde lisanslı futbolcu temsilcisi olduğunu, davalı yanca kendisine hizmet bedeli olarak 18.12.2012 vadeli senet verildiğini, ancak ödenmediğini ileri sürerek, senet bedeli olan 15.000 Euro alacağın tahsiline karar verilmesini istemiş; birleştirilen davasında ise başka bir futbolcuya ilişkin aralarında yaptıkları temsilcilik sözleşmesinden kaynaklı ödenmeyen 120.000 Euro’nun tahsilini istemiştir.
Davalı kulüp vekili, davalının menajerlik faaliyetine istinaden kulüpten senet almış olduğunu, davalının ancak kambiyo senetlerine mahsup takip yapabileceğini; birleştirilen davada ise, dava dışı futbolcunun kulüple yaptığı sözleşmeyi süresinden önce feshettiğini, bu kapsamda bu sözleşmenin sona erme tarihinden itibaren temsilcilik sözleşmesinin de sona erdiğini, yıllara sari olarak hesaplanan temsilcilik ücretinin bu tarih itibariyle istenmesinin mümkün olmadığını savunarak, asıl ve birleştirilen davaların reddini dilemiştir.
Asıl dava yönünden, davanın kıymetli evrak niteliğindeki bonodan kaynaklandığı gerekçesi ile verilen yerel mahkeme kararı, Dairece, meri mevzuat hükümlerinden de bahsedilerek, uyuşmazlığın menajerlik sözleşmesinden kaynaklandığı ve senedin de bu amaçla verildiği belirlemesi yapılarak, davanın esasının incelenmesi gereğine değinilerek bozulmuş; bozmaya uyularak yapılan yargılama ve birleştirilen … 4.Asliye Hukuk Mahkemesi 2014/450 E., 2015/265 K.sayılı dosyası kapsamında, asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne, 120.000 Euro’nun tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Asıl dava, temsilcilik sözleşmesinden kaynaklı ödenmeyen senet bedelinin tahsili isteğine ilişkin olup, mahkemece, asıl dava yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamından; asıl dava, taraflar arasında yapılan, 22.07.2012 tarihli Futbolcu Temsilcisi Sözleşmesi’nden kaynaklanmakta olup, sözleşmeye göre, futbolcu Nduka Morrison Ozokwo’nun transferi karşılığı ücret olarak davacı temsilciye 30.000 Euro ödenecek, ödemeler 18.12.2013 ve 18.12.2013 tarihlerinde 15’şer bin Euro’dan senet karşığı toplam 30.000 Euro olarak yapılacaktır. Davanın konusu olan alacak, 18.12.2012 tarihli 15.000 Eurolu senettir. Yine dosya kapsamına göre, eldeki davanın konusunu teşkil etmeyen 18.12.2013 tarihli 15.000 Eurolu aynı sözleşmeden kaynaklanan diğer vadeli alacacağa yönelik … 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/278 E. sayılı dosyasına açılan davanın kabulle sonuçlandığı, kararın Dairemizce onandığı görülmektedir. Bu açıklamalar ışığında verilen karar değerlendirildiğinde, mahkemenin, davayı ret sebebi anlaşılamamaktadır. Tarafların iddia ve savunmaları ile sundukları deliller değerlendirilmemiştir. Bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) Hükmün kapsamı başlıklı 297. maddesinde; “hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsayacağı” düzenlenmesine yer verilmiştir. Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiği T.C. Anayasasının 141/3. maddesinde de açıkça belirtilmiştir. Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur. Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri, davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini bilmeleri gerekir. Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır. Karar bu yön itibariyle usul ve yasaya aykırı olduğu gibi, birleştirilen davada, harçlandırılmış 120.000 Euro karşılığı 345.144,00 TL üzerinden davacı yararına 26.658,64 TL vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, 22.752,64 TL’ye hükmedilmiş olması da doğru olmamıştır. Usul ve yasaya aykırı kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle, davalının temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle, temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 18.793,83 TL. kalan harcın davalıdan alınmasına, peşin alınan 58,40 TL harcın davacıya iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.