Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/12030 E. 2019/5722 K. 06.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/12030
KARAR NO : 2019/5722
KARAR TARİHİ : 06.05.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından ve davalılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, avukat olduğunu, davalılar … ve … ile yaptığı 15.09.2010 tarihli avukatlık sözleşmesi ile muris … Tatlıses’in banka hesabındaki 50.000 Euro’nun diğer mirasçılar tarafından çekilmesi nedeniyle miras hisselerine göre iade davası açılmak üzere anlaştıklarını, avukatlık ücretinin kazanılan menfaatın %10’u olarak kararlaştırıldığını, daha sonra davalı …’ın da aynı dava için vekaletname verdiğini, veraset ilamı alarak 144.688,00-TL üzerinden alacak davası açıldığını ve banka hesabına tedbir konulduğunu, dava devam ederken kendisinden başka bir avukata vekaletname verildiğini öğrendiğinde 01.12.2011 tarihli duruşmada Avukatlık Kanunu 172. madde gereğince davadan çekildiğini beyan ettiğini, bu dava bittiğinde ödeneceği söylenen avukatlık ücretinin ödenmediğini, davalılara sunduğu diğer hukuki hizmetler ile ilgili alacak haklarını saklı tuttuğunu ileri sürerek; 01.12.2011 tarihinden itibaren faiziyle birlikte sözleşme gereğince davalı …’ten 4.822,50-TL, davalı …’ten 4.822,50-TL ve sözleşmede imzası bulunmayan davalı …’dan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 4.250,00-TL’nin tahsiline karar verilmesini istemiş; 27.02.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile karşı yan vekalet ücreti talebi olduğunu da belirterek talebini 26.645,00-TL olarak arttırmıştır.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın ıslah talebi de dikkate alınarak kabulüne, vekalet sözleşmesi gereğince davalı …’ten 4.822,50TL, davalı …’ten 4.822,50-TL, vekalet sözleşmesi olmayan davalı …’dan 4.250,00-TL, karşı taraf avukatlık ücreti için davalılardan ayrı ayrı 4.250,00’şer TL olmak üzere toplamda davalılar … ve …’ten 9.072,50-TL, davalı …’dan 8.500,00-TL’nin tahsiline, davalılar … ve Rüştü’nün sorumlu oldukları tutarlardan 1/2’şer oranında olmak kaydıyla 1.889,18-TL’nin infaz sırasında mahsup edilmesine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Davacının temyizi yönünden; 6100 sayılı HMK’nun 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK’nun 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine HMK’nun 298/2. maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün de birbirine uyumlu olması gerekir. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK’nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacının faiz talebi yönünde hüküm kısmında olumlu olumsuz bir değerlendirme yapılmadığı, böylelikle az yukarıda değinilen düzenlemeye aykırılılık oluşturulduğu görülmektedir. Karar bu yönüyle usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Davalıların temyizi yönünden; Dava, vekalet ilişkisinden kaynaklı ödenmeyen vekalet ücretlerinin tahsili istemine ilişkindir. Davacı avukat, davalıların vekilliğini üstelendiği dosyaya ilişkin ödenmeyen vekalet ücretlerinin tahsilini istemiş, mahkemece alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükme esas alınan 03.08.2015 tarihli bilirkişi raporunda; davacı avukatın uhdesinde 1.889,18-TL bulunduğu tespit edilmiş olup, davacının bu miktarı talep etmesinde hukuki yararı bulunmamaktadır. O halde mahkemece, davacının uhdesinde olduğu tespit edilen 1.889,18-TL miktar yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, bu miktarın davalılar … ve Rüştü’nün sorumlu oldukları tutarlardan 1/2’şer oranında olmak kaydıyla infaz sırasında mahsup edilmesine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
3-Bozma nedenine göre, davalıların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalıların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 06/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.