Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2015/5729 E. 2015/8456 K. 17.03.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/5729
KARAR NO : 2015/8456
KARAR TARİHİ : 17.03.2015

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Davacı, mülkiyeti davacı Belediyeye ait belediye otobüs terminali garaj hizmetlerinden yararlanma karşılığı olarak belirlenen araç giriş çıkış ücretinin tahsili için Zonguldak 1. İcra Müdürlüğünün 2009/2622 esas sayılı dosyasında yapılan icra takibine davalı tarafından itiraz edildiğini belirterek itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davalının Zonguldak 1. İcra Müdürlüğünün 2009/2622 esas sayılı dosyasına yaptığı itirazının kısmen iptali ile, davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin asıl alacağın yargılamayı gerektirip likit olmaması nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm davacının ise aşağıdaki bent dışındaki temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra- inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, davacının bu istemi hakkında kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Ne varki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden usulün 438/7.maddesi gereğince hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bent uyarınca hüküm fıkrasının birinci bendinde yer alan “ asıl alacak yargılamayı gerektirip likit olmadığından icra inkar tazminatı takdirine yer olmadığına, fazla talebin reddine, ” cümlesinin hükümden çıkartılarak yerine aynen “Davacı lehine hüküm altına alınan asıl alacak üzerinden % 40 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” cümlesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 501,15 TL. kalan harcın davalıdan alınmasına, 24,30 TL peşin harcın davacıya iadesine, 17.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.