Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2015/5469 E. 2015/11592 K. 13.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/5469
KARAR NO : 2015/11592
KARAR TARİHİ : 13.04.2015

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı, davalı ile aralarında düzenlenen sözleşme uyarınca davalıya hizmet verdiğini, sözleşme süresince 5510 sayılı yasada yapılan değişikliğin davalı tarafından yanlış yorumlandığını ve şirketin istihkaklarından haksız kesintiler yapıldığını, 5510 sayılı yasanın 81 maddesine eklenen bende göre sigorta primlerini düzenli ödeyen ve sigortasız işçi çalıştırmayan işverenleri teşvik etmek amacıyla sigorta pirim oranının %5 lik kısmının hazinece karşılanacağının belirtildiğini, 5510 sayılı yasanın yürürlüğünden itibaren bu kanun gereğince 5 puanlık indirimleri uygulamak suretiyle sigorta primlerini tahakkuk ettirildiğini ve ödendiğini, ancak davalı idarenin söz konusu pirim indirimlerini hak edişlerinden haksız olarak kestiğini ileri sürerek 5.374,24 TL nin davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı, hak edişlerinden haksız kesinti yapıldığını ileri sürerek haksız yere kesinti yapılan 5.374,24 TL nin kesinti tarihinden itibaren ticari faiziyle tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece davanın kabulü ile, 5.374,24 nin kesinti tarihlerinden itibaren ticari faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 117. maddesi uyarınca muaccel bir borcun borçlusu ancak alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur. Muaccel hale gelmiş bir borçtan dolayı alacaklının herhangi bir ihtarı yok ise anılan yasa maddesi uyarınca faize ancak dava tarihinden itibaren hükmedilmesi gerekir. Dava konusu olayda davacı, kendi hak edişlerinden kesilen dava konusu miktarların ödenmesi için dava tarihinden önce davalıya ihtar çekerek onu temerrüde düşürdüğünü iddia ve ispat etmemiştir. Bu itibarla hüküm altına alınan miktara dava tarihinden itibaren faiz uygulanması zorunludur. Mahkemece, davadan önce davalının temerrüde düşmediği gözetilerek hüküm altına alınan miktara dava tarihinden itibaren faiz uygulanması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK.nun 438/7. maddesi gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenle hüküm fıkrasının 1.bendinin tümüyle hükümden çıkartılarak yerine “Açılan davanın kabulü ile, 5.374,24 TL’nın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,” söz ve rakamlarının yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13/04/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.