Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2015/31975 E. 2017/9277 K. 09.10.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/31975
KARAR NO : 2017/9277
KARAR TARİHİ : 09.10.2017

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Davacı, davalının davacı banka ile 208140340504 no’lu tüketici kredisi ve teminat sözleşmesi gereği davalı adına tüketici kredisi açıldığını ve kredi kullandırıldığını, anılan sözleşmenin ekinde yer alan geri ödeme tablosunda belirtilen taksitlerden 1/8/2013, 2/9/2013 ve 1/10/2013 tarihli taksitlerin ödenmemesi üzerine …. Noterliği’nin 7/10/2013 tarih ve 239468 yevmiye numaralı ihtarname ile bildirimde bulunulduğunu, ihtarnamenin 24/10/2013 tarihinde mahalle muhtarına tebliğ edildiğini ve 2 no’lu haber kağıdının kapıya yapıştırıldığını, davalı 7 günlük sürede borcunu ödemediği için davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının kötü niyetle borca itirazda bulunulduğunu belirterek itirazın iptali ile alacak miktarı likit olduğundan davalı aleyhine % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafca temyiz edilmiştir.
Davacı davalının bankadan kullandığı tüketici kredisi sebebiyle taksitleri zamanından ödemediğini, bunun üzerine hesabın kat edilerek ihtarname tebliğ edildiğini, verilen süreye rağmen borç ödenmediğini için tüm borcun muaccel hale geldiğini ve icra takibi başlattıklarını, başlatılan takibin davalının itirazı üzerine durduğunu beyan ederek itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı cevap dilekçesi sunmamış fakat 22.12.2014 tarihli celseye katılarak ödemeye ilişkin bir takım dekontlar sunmuştur. Mahkemece bilirkişiden alınan ek rapor doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Her ne kadar mahkemece, davacı banka tarafından davalıya gönderilen muacceliyet ihtarı usulüne uygun bulunarak tüm borcun muaccel hale geldiğinden bahisle davalı aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; 4822 sayılı kanun ile değişik 4077 sayılı kanunun 10. maddesinde “… Kredi veren, taksitlerden birinin veya birkaçının ödenmemesi halinde kalan borcun tümünün ifasını talep etme hakkını saklı tutmuşsa, bu hak; ancak kredi verenin bütün edimlerini ifa etmiş olması durumunda ve tüketicinin birbirini izleyen en az iki taksidi ödemede temerrüde düşmesi halinde kullanılabilir. Ancak kredi verenin bu hakkını kullanabilmesi için en az bir hafta süre vererek muacceliyet uyarısında bulunması gerekir. Tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde, kredi veren, asıl borçluya başvurmadan, kefilden borcun ifasını isteyemez” hükmü yer almaktadır. Dosya kapsamı ile davalı borçlunun birbirini izleyen en az üç taksidi ödemede temerrüde düşmüş olduğu sabittir. Buna göre davacı bankanın kredi sözleşmesinde saklı tuttuğu hakkını kullanabilmesi için 4077 sayılı kanunun 10.maddesi hükmüne göre birbirini izleyen en az iki taksidin belirlenerek ödenmesi, aksi halde bakiye tüm taksitlerin muaccel olacağı uyarısını taşıyan ve 7 gün süreli ihtarname gönderilmesi gerekir. Davalıya yapılan ihtarın Tebligat Kanunu’nun 21/1.maddesi ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 29.maddesi gereği, muhatabın hangi sebeple adresten geçici olarak ayrıldığının belirtilmemesi ve tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilmemesi sebebiyle usulüne uygun tebliğ edilmediği anlaşıldığından bu ihtar 4077 sayılı kanunun l0. maddesi şartlarına uygun bir muacceliyet ihtarı olarak kabul edilemez ve dolayısıyla tüm kredi borcu için takip yapılamaz. Ancak davacı banka, davalı borçlunun hesap katinde ve takip tarihinde halen ödemediği ya da eksik ve geç ödediği taksitler nedeniyle gecikme faizi ve diğer ferileriyle birlikte takip yapma hakkına sahiptir.
Öte yandan davalı borçlunun 22.12.2014 tarihli celseye katılarak dosyaya sunduğu ödemeye ilişkin asılları bulunan bu belgeler borcu sona erdiren belgeler olup, yargılamının her aşamasında ileri sürelebilir.
Mahkemece, davalı borçlunun takip tarihine kadar ödemediği taksitlerle, geç ödeme nedeniyle gecikme faizi ve ferilerinin miktarı konusunda ve davalının dosyaya sunduğu ödemeye ilişkin belgeler konusunda davacı taraftan diyeceği sorulup, gerekli inceleme ve araştırma yapılarak ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak belirlenecek miktar üzerinden takibin devamına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yasaya uygun olmayan ihtarla tüm kredi borcunun muaccel olduğu kabul edilerek ve borçlu davalının sunduğu ödemeye ilişkin belgeler dikkate alınmaksızın takibin, muaccel olan tüm borç ve ferileri yönünden devamına karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 09/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.