YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/28074
KARAR NO : 2015/29883
KARAR TARİHİ : 13.10.2015
… vekili avukat…. ile … vekili avukat… Eldelekli aralarındaki dava hakkında… Asliye Hukuk Mahkemesinden (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla) verilen 24/12/2013 gün ve 2013/189-2013/395 sayılı hükmün Dairemizin 28/05/2015 tarih ve 2014/5132-2015/17208 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı avukatınca kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşuldu.
K A R A R
Temyiz ilamında belirtilen gerektirici nedenler karşısında usulün 440. Maddesinde sayılan nedenlerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE ve aynı kanunun 442 maddesi hükmünce 250.00 (ikiyüzelli) Lira para cezasının karar düzeltme isteyene yükletilmesine, peşin alınan 57,60 TL harcın istek halinde iadesine, 13/10/2015 gününde oyçokluğula karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Uyuşmazlık, davalı…Yardımlaşma Kurumunun 4077 sayılı Yasanın 3-k bendinde tanımı yapılan kredi veren sıfatını taşıyıp taşımadığı, buradan hareketle taraflar arasındaki işlemin tüketici işlemi olup olmadığı, davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacı davadışı şirketten konut satın almak için davalı ile konut kredisi sözleşmesi imzaladığını, davalı kurumun anlaşmalı olduğu … (.. bank… şubesinden 75.000,00 TL kredi çekerek davalı kuruma ödediğini, davalı tarafından yaptırılan ekspertiz hizmetinde binanın % 95 oranında tamamlandığının bildirildiğini, oysa ki binanın % 30 oranında tamamlandığını, davalı kurumun düzenlemiş olduğu ekspertiz raporu ile açık bir şekilde hataya düşürüldüğünü ileri sürerek, binanın tamamlanmaması nedeniyle davalıyla akdedilen kredi sözleşmesinin iptalini ve ödediği 18.544,35 TL’nin iadesini istemiştir. Mahkemece yapılan keşifte binanın % 15 oranında tamamlandığı, tüketicinin kredi sözleşmesine bağlı tutulamayacağı gerekçesiyle dava kabul edilmiştir.
Somut olayda öncelikle konut edinmek amacıyla hareket eden kredi alan ile kredi veren davalı arasında gerçekleşen, hukuki niteliği itibariyle konut finansman sözleşmesi olan işlemin tüketici işlemi olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
4077 sayılı Yasa da tüketici, “mesleki veya ticari olmayan gaye ile bir malı veya hizmeti edinen, kullanan, yararlanan gerçek veya tüzel kişiyi”, tüketici işlemi ise, “mal veya hizmet piyasalarında tüketici ile satıcı-sağlayıcı arasında yapılan her türlü hukuki işlemi” ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Barınma ihtiyacını gidermek amacıyla satın almak istediği konuta finansman sağlamak için davalı ile sözleşme imzalayan davacının OYAK üyesi olması, kredi ile satın alınan malın tahsis amacını değiştirmediği gibi davacının mesleki veya ticari amaçla hareket ettiğini göstermez ve dolayısıyla davacıyı da tüketici olmaktan çıkarmaz. Esasen davacının tüketici olduğu tartışma konusu değildir. Davalının “kredi veren” sıfatını haiz olup olmadığı tartışma konusu olup öncelikle bu yön açıklığa kavuşturulmalıdır.
4077 sayılı Kanunun 10. maddesinde tüketicilerin bir mal veya hizmet edinmek amacıyla kredi verenden nakit olarak aldıkları kredi olarak tanımlanan tüketici kredisinin, tüketicilere kim tarafından kullandırılabileceği sorusunun cevabı Kanunun 3. maddesinin (k) ve (r) bentlerinde yer almaktadır. Kanunun 3-k bendine göre kredi veren “mevzuatları gereği tüketicilere nakit kredi vermeye yetkili olan banka, özel finans kuruluşu ve finansman şirketlerini” aynı kanunun 3-r bendinde “konut finansmanı kuruluşu “2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun (SPK) 38/A maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen kuruluşları ifade eder.” SPK m.38/A da ise “konut finansmanı, konut edinmeleri amacıyla tüketicilere kredi kullandırılması, konutların finansal kiralama yoluyla tüketicilere kiralanması, sahip oldukları konutların teminatı altında tüketicilere kredi kullandırılmasıdır. Bu kapsamdaki kredilerin yeniden finansmanı amacıyla kullandırılan krediler de konut finansmanı kapsamındadır. Konut finansmanı kuruluşları konut finansmanı amacıyla doğrudan tüketiciye kredi kullandıran ya da finansal kiralama yapan bankalar ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından konut finansmanı faaliyetinde bulunması uygun görülen finansal kiralama şirketleri ve finansman şirketleridir.” şeklinde tanımlanmıştır. Dosya içinde mevcut OYAK Konut Kredisi Yönetmeliğine göre kurum daimi üyelerinin konut satın almasında kredi sağlamakla yetkilendirilmiştir. Bu hükümlerden anlaşılacağı üzere davalı mali özerkliği olan, konut finansmanı sağlayan, 205 sayılı kanuna göre kurulmuş özel hukuk statüsüne tabi, tüzel kişiliği olan bir kuruluştur. Finansman sağlama işini de ticari veya mesleki kapsamda yapmaktadır. Davalı banka ya da bir şirket değilse de üyelerine konut edindirmeyi destekleyen özel bir finansman kuruluşudur. Burada önemli olan husus tüketicilere/üyelerine mevzuatları gereği “konut kredisi” verme konusunda yetkili olmasıdır. Bu nedenledir ki davacı tüketici olduğundan ve tarafı olduğu bu işleminde tüketici işlemi olması nedeniyle konut finansman işlemlerinin 4077 sayılı Kanunun 10/B maddesine uygun yapılması gerekmektedir. Aksi kabulün tüketiciyi koruyan hükümlerden eşit statüdeki davacının yararlandırılmaması sonucunu doğurur ki hukuk düzeninin böyle bir ayrımı benimseyeceği kabul edilemez.
Öte yandan taraflar arasındaki ilişkide, davalının niteliğine salt kredi veren ölçütü ile bakılamayacağı aynı zamanda davalının tüketiciye konut alımında hizmet sunan sağlayıcı olarak kabulünde zorunluluk vardır. Ayıplı hizmet 4077 sayılı yasanın 4/A maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddenin 3.fıkrasında sağlayıcı, bayi, acente ve 10’uncu maddenin beşinci fıkrasına göre kredi veren, ayıplı hizmetten ve ayıplı hizmetin neden olduğu her türlü zarardan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumlu olduğu kabul edilmiş, fıkranın devam eden cümlesinde bir adım daha ileri giderek sunulan hizmetin ayıplı olduğunun bilinmemesinin dahi bu sorumluluğu ortadan kaldırmayacağı düzenleme altına alınmıştır.
Somut olay değerlendirildiğinde taraflar arasındaki ilişkinin 4077 sayılı yasadan kaynaklanan konut kredisinin verilmesiyle ilgili bir uyuşmazlık bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Dairemizin 12.04.2006 gün ve 2006/2318 esas-5412 karar, 19.04.2012 gün ve 3077esas -10879 karar, 30/09/2015 gün ve 2014/19910 esas 2015/28023 karar sayılı ilamları da bu yöndedir. Tüm bu nedenlerle davanın genel mahkemede görülmesine işaret eden Dairemizin 2014/132 esas 2015/17208 sayılı bozma kararına karşı yapılan karar düzeltme isteminin reddine karar veren sayın çoğunluğun görüşlerine katılma imkanı bulamamaktayım.