Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2015/27516 E. 2015/30201 K. 15.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/27516
KARAR NO : 2015/30201
KARAR TARİHİ : 15.10.2015

MAHKEMESİ : İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 15/12/2014
NUMARASI : 2014/404-2014/434

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, haricen düzenlenen ve imzasını ihtiva etmeyen satış sözleşmesine istinaden davalının kendisi aleyhinde toplam 108556,19 TL için icra takibi yaptığını ve takipten bankadaki hesabına haciz konulunca haberdar olduğunu, oysaki davalıdan aldığı 50.000 Dolar kapora karşılığı olarak 104620 TL.ni davalının banka hesabına havale ettiğini, davalıya borcunun bulunmadığını ileri sürerek icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tesbitini istemiştir.
Davalı, davacıdan arsa satın almak için anlaşıp 50.000 Dolar kapora ödediklerini, davacının satıştan vazgeçip kaporayı da iade etmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
6502 sayılı yasanın 73. maddesi, bu Kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
Bir hukuki işlemin sadece 6502 Sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. Dava konusu olayda davacının arsasını satmak için davalı şirketle anlaşmaya vararak kapora aldığı mahkemece kabul edilmiş ve ancak sözleşmenin ön ödemeli konut satış sözleşmesi kapsamında olduğu, davacının satıcı, davalının ise tüketici sıfatını taşıdığı, görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğu kabul edilerek görevsizlik kararı verilmiştir. Satış sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların 6502 sayılı yasa kapsamında olması için mutlak surette taraflardan en az birisinin tüketici vasfını taşıması gerekir. Somut uyuşmazlıkta davalı şirket ve davacı satıcı, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da tanımı yapılan tüketici ve satıcı kapsamında olmadığından, taraflar arasındaki ilişkinin 6502 sayılı yasa kapsamı dışında kaldığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamı dışında kaldığına göre davaya bakma hususunda genel mahkemeler görevlidir. Eldeki davada Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında bulunmadığından mahkemenin işin esasına girerek hasıl olacak sonuca uygun karar vermesi gerekir. Mahkemece, değinilen bu yön gözetilerek ve işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin alınan 27,70 TL harcın istek halinde iadesine, 15/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.