Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2015/26416 E. 2018/66 K. 15.01.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/26416
KARAR NO : 2018/66
KARAR TARİHİ : 15.01.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R
Davacı, … 7.İcra Müdürlüğü’nün 2006/10653 esas sayılı dosyasındaki haciz kararı nedeniyle kendisine ait motorsikletin, 06.11.2006 tarihinde davalı yediemin deposuna emniyetçe yakalanıp teslim edildiğini, icra dosyasında yakalama bildirildiği halde motorsikletin fiili haczi ve satışının yapılmadığını ve yediemin ücretinin ödenmediğini, davalının yediemin ücretinin ödenmesi amacıyla hakkında 20.01.2014 tarihli takip başlattığını, davalının talep ettiği meblağın yerinde olmadığını, davalıya borçlu olmadığını, bu nedenle hakkında yapılan takibin iptalini ve % 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınmasını istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli karar uyum içinde olmalıdır. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar ve hüküm arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm veya gerekçe başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır.
Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Ayrıca 6100 sayılı HMK 294 ve 297 maddelerinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış; 6100 sayılı HMK 297/son maddesi gereğince; hükümde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerinin yer alacağı belirtildikten sonra, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli olduğu belirtilmiş yine anılan kanunun 298/2.maddesi gereğince de; gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı belirtilmiştir.
Temyize konu davada, gerekçeli kararın hüküm kısmında “davacının davasının kısmen kabulüne; davacının davaya konu … 14. İcra Müdürlüğünün 2014/827 esas sayılı takibinde 3.000,00 TL asıl alacak ile işletilen faiz ve komisyon alacağı yönünden borçlu olmadığının tespitine, kabul edilen miktar yönünden takibin iptaline, davanın kabul edilen miktarının % 20’si oranında belirlenen 600,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” şeklinde hüküm kurulmasına rağmen gerekçede, aracın değeri ve davacı tarafın kabul ettiği borç miktarına göre davacının 500,00 TL üzerindeki miktar için davalıya borçlu olmadığı, takipteki borç miktarına göre davacının 6.791,32 TL asıl alacak ve faizi yönünden borçlu olmadığı açıklanmıştır. O halde, mahkemece, açıklanan yasal düzenleme gözetilmeyerek gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulması HMK 297.maddesine aykırı olup, bozma gerektirir.
2-Bozma nedenine göre, tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan 1. bent gereğince temyiz edilen kararın BOZULMASINA, 2. bent gereğince diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 27,70 TL harcın istek halinde davacıya, 116,00 TL harcın davalıya iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15/01/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.