Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2015/24014 E. 2016/18776 K. 19.10.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/24014
KARAR NO : 2016/18776
KARAR TARİHİ : 19.10.2016

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalı idarenin … Projesi’nden 07.04.2010 tarihli satış sözleşmesi ile bir adet konut satın aldığını, sözleşmede teslim süresi olduğu halde konutun kendisine geç teslim edildiğini, ayrıca konutta proje ve taahhütlere aykırı ayıplı ve eksik işler olduğunu beyanla konutun geç, eksik ve ayıplı teslimi nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.300,00 TL’nin davalıdan faizi ile birlikte tahsilini istemiş, ıslah dilekçesi ile de talebini artırmıştır.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacının davasının kısmen kabulü ile davacının geç teslimi nedeniyle tazminat talebinin reddine, davacının ayıplı ve eksik imalat nedeniyle tazminat talebinin kısmen kabulü ile 1.295,00 TL’nin dava tarihi olan 07/02/2013 tarihinden, 5.469,29 TL’nin ıslah tarihi olan 02.10.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 925,00 TL ayıplı, 110,71 TL’lik eksik imalat yargılama aşamasında giderildiğinden bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına, karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Ayrıca 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun 297. maddesinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış; 297. maddenin 2. fıkrası ile “Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” hükmü getirilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, açıklanan yasal düzenleme gözetilmeyerek Mahkemece, gerekçeli kararın hüküm kısmının 3. bendinde “925,00 TL ayıplı, 110,71 TL’lik eksik imalat yargılama aşamasında giderildiğinden bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına” yazılmasına rağmen kısa kararda aynı bentte “110,71 TL’lik eksik imalat yargılama aşamasında giderildiğinden bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına” yazıldığı, kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında çelişki oluştuğu anlaşılmış, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesi gereğince hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre, tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 2. bent gereğince tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan 486,37 TL harcın istek halinde davalıya iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 19/10/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.