Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2015/23582 E. 2015/31577 K. 02.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/23582
KARAR NO : 2015/31577
KARAR TARİHİ : 02.11.2015

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR

Davacı, bankadan konut kredisi kullandığını, faizlerin düşmesi üzerine kullandığı krediyi yapılandırdığını, bu işlemler nedeniyle davalının 2.980,00 TL dosya masrafı aldığını, … İlçe Tüketici Hakem Heyetince 12.5.2014 tarihinde 2.980,00 TL masrafın iadesine karar verildiğini, bu paranın tahsili için icra takibine geçtiğini, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına, % 20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile icra takibine vaki itirazın 2.922,00 TL yönünden iptali ile takibin devamına, bu miktar üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında konut kredisi sözleşmesi nedeniyle davalı banka tarafından 2.922,00 TL dosya masrafı alındığı, hususu uyuşmazlık konusu değildir. İhtilaf, tüketici hakem heyetinin görev sınırına giren likit alacakla ilgili yapılan icra takibinde, borca itiraz nedeniyle itirazın iptalinin tüketici mahkemesinden istenip istenmeyeceği, bu alacakla ilgili tüketicinin, hakem heyetine alacak davası şeklinde müracaat etme zorunluluğunun bulunup bulunmadığı hususundadır.
Öncelikle 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanundan doğan uyuşmazlıkların çözüm merci konusuna değinmek gerekir. Bu bağlamda 28.5.2014 tarihinde yürürlüğe giren Kanunun 66. maddesinde; …nın, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara çözüm bulmak amacıyla il merkezlerinde ve yeterlilik şartları yönetmelikle belirlenen ilçe merkezlerinde en az bir tüketici hakem heyeti oluşturmakla görevli olduğu belirtilmiş, aynı maddenin devam eden fıkralarında, hakem heyetlerinin nasıl oluşacağına yer verilerek, başkanlığını illerde ticaret il müdürü, ilçelerde ise kaymakam ya da onun görevlendireceği bir memurun yapacağı, üyelerinin ise belediye başkanının seçeceği, konunun uzmanı belediye personeli arasından bir üye, Baronun, mensupları arasından görevlendireceği bir üye, tüketici örgütlerinin kendi aralarından seçecekleri birer üye, satıcı tacir ise ticaret ve sanayi odası, esnaf ve sanatkar ise illerde esnaf ve sanatkârlar odaları birliğinin, ilçelerde ise en fazla üyeye sahip esnaf ve sanatkârlar odasının görevlendireceği bir üye olmak üzere başkan dâhil toplam beş üyeden oluşacağı, anılan yasanın “başvuru” başlığını taşıyan 68/1. maddesi uyarınca “değeri ikibin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda ilçe tüketici hakem heyetlerine, üçbin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine, büyükşehir statüsünde bulunan illerde ise ikibin TL ile üçbin TL arasındaki uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine başvuru zorunluluğu getirilmiş, bu değerlerin üzerindeki uyuşmazlıklar için tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılamayacağı” hükme bağlanmıştır. Aynı Yasanın 68. madde hükmünde; “göreve ilişkin parasal sınırın her takvim yılı başından itibaren geçerli olmak üzere, o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanacağı bu artışların hesabında on Türk Lirasının küsuru dikkate alınmayacağı”, “inceleme” başlıklı 69. maddesinde tüketici hakem heyetleri uyuşmazlık konusuna ilişkin her türlü bilgi ve belgeyi taraflardan, ilgili kurum veya kuruluşlardan isteyebileceği, 70. maddesinde il ve ilçe tüketici hakem heyetinin verdiği kararlar tarafları bağlayacağı, kararların 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre taraflara tebliğ edileceği, ve İcra ve İflâs Kanununun ilamların yerine getirilmesi hakkındaki hükümlerine göre yerine getirileceği, 70/3. maddesinde; tarafların, tüketici hakem heyetinin kararlarına karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde tüketici hakem heyetinin bulunduğu yerdeki tüketici mahkemesine itiraz edebileceği, itirazın, tüketici hakem heyeti kararının icrasını durdurmayacağı, Ancak talep edilmesi şartıyla hâkimin, tüketici hakem heyeti kararının icrasını tedbir yoluyla durdurabileceği hüküm altına alınmıştır.
Göreve ilişkin az yukarda yer verilen Kanunun açık hükümlerinin değerlendirilmesi sonucunda; usul kanunlarında terk edilen değere ilişkin görev ayrımı esasına tüketici işlemlerinde yeniden dönülmekle, görevle ilgili hususların kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle belli parasal sınırın altındaki uyuşmazlıklarda mutlaka önce hakem heyetlerine başvuru zorunluluğunun getirildiği, kararların ilamlı takibe konu olmasının tabii sonucu olarak heyete başvurudan önce ilamsız takibe geçilmesinde tüketicinin hukuki yararının olmadığı kabul edilmelidir. Eş deyişle tüketicinin en iyi şekilde korunması, kanunun tanıdığı tüm haklardan yararlanmak için hızlı, basit, ucuz ve çabuk çözüme ulaşması bakımından öncelikle THHlerine müracaatı esas olmalıdır.
Bir diğer konu ise itirazın iptali davalarının tüketici hakem heyetlerinde görülüp karara bağlanıp bağlanamayacağı sorunudur. Bunun için bu kurumun düzenlendiği yasa maddelerinin incelenmesi gerekir. Hemen belirtilmelidir ki itirazın iptali davası, 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunun 67.maddesinde düzenlenmiştir. Anılan kanunun 67.maddesine göre; takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Maddede geçen “mahkeme” deyimi itirazın iptali davalarında görev alanını daraltmıştır. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 14.10.2010 tarih ve 2010/7-184 ve 2010/214 sayılı oybirliği ile aldığı kararında itirazın iptali davalarının idare Mahkemelerinde görülmesi yolunu kapatmıştır. Yasadaki bu açık hüküm nedeniyle itirazın iptali ancak mahkemeden istenebilir. Görüldüğü üzere 6502 sayılı Yasanın hakem heyetlerine zorunlu başvuruyu düzenleyen kanun hükmü ve yasanın genel amacı gözetildiğinde THH lerini sadece uyuşmazlığın değeri açısından bir sınırlamaya tabi tutmayıp diğer kanunlardaki düzenlemelerle karşılaştırıldığında dava çeşidi açısından da sınırlamaya tabi tuttuğu kabul edilmelidir. İtirazın iptaline ilişkin istem hakkında karar verme yetkisi mahkemede olduğuna ve tüketici hakem heyetinin mahkeme niteliğinde olmadığına göre tüketici hakem heyeti itirazın iptali olarak önüne gelen olayları alacak şeklinde karara bağlamak ve kendilerine yapılan başvuruları her halükarda kabul etmek zorundadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı dava konusu asıl alacağın miktarını 2.980,00 TL göstermiş olup 4077 sayılı Yasa döneminde ilam niteliğinde olmayan İlçe Tüketici Hakem Heyeti kararını ilamsız takibe koyarak itiraz üzerine de 28.05.2014 tarihinden sonra 14.8.2014 tarihinde itirazın iptali istemiyle eldeki davayı açmıştır. 6502 sayılı kanunun uygulamasından kaynaklanan ve değeri kanunda belirtilen sınırın altında olan uyuşmazlıklarda hakem heyetine başvurulmadan doğrudan tüketici mahkemelerine başvurulamaz. Görev kamu düzenine ilişkin olup taraflarca ileri sürülmese dahi res’en gözönünde bulundurulması zorunludur. Görev konusunda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Öyle olunca asıl alacak miktarı 2014 yılı itibariyle 3.000,00 TL nin altında olduğundan davacının mahkemede dava açılabilmesi şartı gerçekleşmemiştir.
Mahkemece bu nedenlerle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde aksi düşüncelerle hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 49,90 TL harcın istek halinde iadesine, 02/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.