Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2015/20190 E. 2015/36838 K. 15.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/20190
KARAR NO : 2015/36838
KARAR TARİHİ : 15.12.2015

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Davacı banka, davalıya kullandırılan tüketici kredisinin muaccel hale geldiğini, ihtara rağmen ödenmeyince..cra dairesinde takibe geçtiklerini, sözleşmenin 16. maddesindeki yetki şartı gereğince Antalya icra dairesinin yetkili olduğunu, davalının takip dosyasında yetkili icra dairesinin yetkisine ve borcun bir kısmına itiraz ettiğini haksız itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsilini istemiştir.
Davalı; İcra takibinin ve davanın yetkisiz mahkeme ve icra dairesinde başlatıldığını, Antalya İcra daireleri ve mahkemelerinin yetkisiz olduğunu, Kumluca mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olduğunu, davanın öncelikle yetki yönünden reddine, haksız ve kötü niyetli olarak açılan davanın esastan reddine, takibinde ve davasında haksız olan davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini dilemiştir.
Mahkemece; davalının ikametgahı olan Kumluca icra dairelerinin takip yönünden yetkili icra dairesi olduğu, geçerli bir takip olmaması nedeniyle davacının sübut bulmayan davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, davalının davacı bankanın Kumluca şubesinden kullandığı kredinin ödenmemesi üzerine takibe geçilmesi, borca ve icra dairesinin yetkisine itiraz edilmesi nedeniyle duran takibin devamını sağlamak için İİK’nın 67. maddesine göre açılmış itirazın iptali davasıdır. Mahkemece Antalya icra dairesinin yetkisiz olduğu, geçerli bir takip olmaması nedeniyle sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiş ise de verilen bu red kararı esasa ilişkin olmayıp usule ilişkin bir karardır. Mahkemece, karar verilmesinden sonra dosya resen ele alınarak 23.03.2015 tarihli tavzih kararı ile hükmün 2. ve 3. fıkralarında harç ve vekalet ücretinin sorumluları açısından davalı ve davacı kısımlarının sehven yanlış yazıldığı gerekçesiyle tavzih kararı verilmiş ise de HUMK 455 maddesinde “ Hükmün müphem ve gayrıvazıh olması veya mütenakız fıkraları ihtiva etmesi halinde tarafların hükmün tavzihini talep edebileceği” hususu ayrıca ve açıkça düzenlenmiş olup, buna göre; tavzih adı altında hükmün değiştirilmesi mümkün bulunmamaktadır. Kaldı ki maddi hata kabul edilse bile harç ve vekalet ücreti hesabının yanlış yapıldığının kabulü zorunludur. Bu nedenle harca maktu oranda hükmedilmesi gerekirken nisbi kabul edilmesi, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine maktu vekalet ücreti yerine nisbi vekalet ücretine hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulmasını gerektirir. Ne var ki; bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HMUK’un 438/7. maddesi gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenle davacının sair temyiz itirazlarının reddine,
2 nolu bent gereği hükmün 2 ve 3 nolu bentlerinin tümüyle hükümden çıkarılarak yerine 2. nolu bent olarak “harçlar kanunu gereğince maktu 27.70 TL harcın hazineye irat kaydıyla fazla alınanın istem halinde davacıya iadesine” 3. nolu bent olarak “davalı taraf kendini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 750,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine” cümlelerinin yazılarak hükmün düzeltilerek ONANMASINA,, peşin alınan 614,75 TL harcın istek halinde iadesine, 15/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.