Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2015/18357 E. 2015/30373 K. 19.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/18357
KARAR NO : 2015/30373
KARAR TARİHİ : 19.10.2015

MAHKEMESİ : Eskişehir 4. Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla)
TARİHİ : 19/02/2015
NUMARASI : 2014/606-2015/176

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Davacı, davalı bankadan konut kredisi kullandığını, faizleri düşmesi üzerine kredinin yeniden yapılandırıldığını, banka tarafından dosya masrafı ve yapılandırma ücreti adı altında 7.102,85-TL kesinti yapıldığını, yapılan bu kesintinin tahsili için başlatılan icra takibine davalı tarafından itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, davalının itirazının haksız olduğunu ileri sürerek vaki itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalının icra takibine vaki itirazın kısmen iptali ile 6.496,16-TL asıl alacak yönünden takibin devamına ve icra inkâr tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-İ.İ.K.nun 67/2 maddesi uyarınca icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının dava ederek haklı çıkması zorunludur. Borçlunun kötü niyetle itiraz etmiş olması yasal koşul değildir. İcra inkâr tazminatı işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı alacağın likit ve belli olması gerekir. Borçlu, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tesbit edebilir durumda ise alacağın likit ve belli olduğunun kabulü gerekir. Öte yanda alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Açıklanan yasal kurallar ışığında icra takibine konu olan alacak değerlendirildiğinde, davalı(borçlu) banka ne kadar borçlu olduğunu tesbit edebilir durumda olduğu gözetildiğinde alacağın likit olduğu anlaşıldığından, davacı lehine icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece yanlış değerlendirme sonucu bu istemin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyip hükmün düzeltilerek onanması HUMK.nın 438/7. maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ; Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenle mahkeme kararının “hüküm” fıkrasının 2. bendinin hükümden çıkartılarak yerine aynen “2-Davacı lehine hüküm altına alınan 6.496,16- TL asıl alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” ibaresinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 416,05 TL. harcın davalıdan alınmasına, 19/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.