Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2015/1446 E. 2015/29277 K. 08.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/1446
KARAR NO : 2015/29277
KARAR TARİHİ : 08.10.2015

MAHKEMESİ : İzmir 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 27/05/2014
NUMARASI : 2012/453-2014/142

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, dava dışı şirketin ortağı olduğu dönemde davalı şirketlere konteynır depolama hizmeti verdiğini, davalı şirketlerin işçilerine ödeme yapamaması nedeniyle işlerin aksamaması için davalı şirketlerin işçilere olan borçlarını kendisinin ödediğini, davalı şirketlerinde bir kaç gün sonra banka havalesi ile kendisine olan bu borcu ödediklerini, ancak akabinde havale ile gönderilen bu paranın tahsili için icra takipleri yaptıklarını ileri sürerek asıl ve birleşen davada icra takiplerinden dolayı borçlu olmadığının tespitini istemiştir.
Davalılar, asıl ve birleşen davada, davacıdan satın aldıkları istif makinasının davacının borcu nedeniyle işyerlerinde haczedilerek satıldığını, makine nedeniyle ödedikleri paranın tahsili için takip yaptıklarını savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, eldeki davada, davalıların yaptıkları icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespitini istemiş, mahkemece davacının davalı şirketlerin işçilerinin ücretlerini ödediğini, havalelerinde ödediği bu paranın iadesine ilişkin olduğunu iddia etmesi nedeniyle ispat yükünün davacıda olduğu, davacının iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hemen belirtmek gerekirki eldeki dava menfi tespit davası olup, alacaklı alacağının var olduğunu ispatla yükümlüdür. Davalılar asıl ve birleşen davada, davacıdan satın aldıkları makinanın davacının borcundan dolayı icra müdürlüğüce satılması nedeniyle ödedikleri paranın tahsili için icra takibi yaptıklarını savunmuşlar, davacı ise davalıların kendisine olan borçlarını ödediklerini iddia etmiştir. Davalıların icra takibine dayanak yaptıkları banka havale makbuzlarında davacıya gönderilen paraların ne için gönderildiğine dair bir belirleme yoktur. Banka havalesi kural olarak var olan bir borcun ödendiğini gösterir belge olup, bu karinenin aksinin ise banka havalesi ile parayı gönderen kişi tarafından ispatlanması zorunludur. Davacı, havale ile gönderilen paranın davalıların var olan borçları nedeniyle gönderildiğini belirterek gerekçeli inkarda bulunmuş olup, mahkemenin kabulünün aksine, davacı bu beyanı ile ispat yükünü üzerine almış değildir. Davalıların dayandıkları belge, var olan borcun ödendiğine karine teşkil eden havale makbuzu niteliğinde olduğundan ve davacı da gerekçeli inkarda bulunduğundan davada ispat yükü davalılardadır. İspat yükü davalılarda olduğu içinde davalılar iddialarını ispatla yükümlüdürler. Mahkemece, ispat yükünün davalılarda olduğu gözetilerek, davalılardan buna ilişkin delilleri sorulup alınarak hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile ispat yükünün davacıda olduğu kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 25,20 TL harcın istek halinde iadesine, 08/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.