Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2015/13670 E. 2017/4585 K. 17.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/13670
KARAR NO : 2017/4585
KARAR TARİHİ : 17.04.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki aalcak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı şirket, davalı avukatın aleyhlerine açılan rücuen tazminat davasında davalı vekili olarak kendilerini temsil ettiğini, dava aleyhlerine sonuçlanmasına karşın kararı süresinde temyiz etmeyerek hak kaybına neden olduğunu ileri sürerek, kesinleşen dosya nedeni ile ödemek zorunda kaldıkları 41.271,00 TL nin ödeme tarihlerinden işletilecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, karar duruşmasından önce davacının muvafakat almaksızın yeni vekil tayin etmekle zımnen kendisini azlettiğini, yeni vekilin karardan haberdar olduğunu, kaldı ki hüküm temyiz edilseydi de sonucun lehlerine değişip değişmeyeceğinin belli olmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, yalnızca kararın temyiz edilmeyerek davalı şirketin aleyhine verilen hükmün kesinleşmesinin davalı avukatın özen sorumluluğunun doğmasında yeterli olacağı gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile 39.638,76 TL nin ödeme tarihlerinden işletilecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dava, vekilin özen sorumluluğunu yerine getirmemesi neticesinde doğan zararın tazmini istemine ilişkindir. Davacı, aleyhlerine açılan rücuen tazminat davasında kendilerini temsil eden davalının, dava aleyhlerine sonuçlanmasına karşın kararı süresinde temyiz etmeyerek hak kaybına neden olduğunu beyan ederek doğan zararının tazminini istemiş, davalı ise, karar duruşmasından önce davacının muvafakat almaksızın yeni vekil tayin etmekle zımnen kendisini azlettiğini, yeni vekilin karardan haberdar olduğunu, kaldı ki hüküm temyiz edilseydi de sonucun lehlerine değişip değişmeyeceğinin belli olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında hukuken geçerli bir vekalet ilişkisinin kurulmuş olduğu, usulüne uygun azil veya istifanın yer almadığı, yeni vekilin görevlendirilmesinin usule uygun istifa olmadıkça davalı avukatın görevini sonlandırmayacağı hususu çekişmesizdir. Bu noktada davalının kararın temyizi hususundaki özen yükümlülüğü devam etmektedir. Ne var ki, öncelikle davalı avukatın ihmali ile müvekkili davacının uğradığı zarar arasında uygun nedensellik bağı bulunup bulunmadığının saptanması gerekmektedir. Öyleyse mahkemece, karar temyiz edilseydi kararın davacı lehine bozulup bozulmayacağı ve neticeden yargılamanın davacı lehine sonuçlanıp sonuçlanmayacağının gerektiğinde bilirkişi deliline başvurularak tespit edilmesi gerekmektedir. Temyiz ile davacı lehine doğabilecek sonuç var ise, zarar tespit edilip hüküm kurulmalıdır. Aksi halde kesinleşen karardan davalı avukatın sorumluluğuna gidilemez. Bu hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
2-Davalı avukat, vekalet ücretinin tahsili istemi ile süresinde karşı dava açmış fakat dava harcı yatırmamıştır. Mahkemece ön inceleme duruşmasında davalı karşı davacıya harcın yatırılması hususunda iki hafta süre verilmiştir. Bu ara kararda her hangi bir kesin süre veya ihtarat yer almamıştır. Yargılama boyunca harç yatırılmamış, başkaca ara karar tesis edilmemiş, karşı dava işlemden kaldırılmaksızın mahkemece dava harcı yatırılmadığından davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Harçlar Kanunun 16. maddesine göre noksan tespit edilen harçlar hakkında aynı Yasa’nın 30. maddesi uygulanır. Madde lafsı “…Muhakeme sırasında tesbit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 409 uncu maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması, noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır…”hükmünü ifade etmektedir. Öyleyse mahkemece Harçlar Kanunu’nun anılı hükümleri irdelenerek hüküm tesisi gerekirken, doğrudan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir.
3-14.7.2004 günlü ve 5219 sayılı yasa ile HUMK’nun 427/2 maddesindeki temyiz ile ilgili parasal sınır 1.000.000.000 TL, 5236 sayılı yasanın 19. maddesi uyarınca 1.1.2014 tarihinden itibaren 1890,00 TL’ye çıkarılmıştır. Anılan yasada derdest davalar yönünden ne şekilde uygulanacağı yönünde açık bir uygulama hükmü bulunmamakta ise de Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23.2.2005 gün ve esas 2005/13-32, karar 2005/85 sayılı kararı uyarınca yerel mahkemelerce kurulan hükümlerin temyizinin ve temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay daireleri ya da Hukuk Genel Kurulunca verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilmesi durumunda temyiz ya da karar düzeltme istemi hangi karara yönelik ise, o karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmünün esas alınacağı belirtilmiştir. Davacı tarafından aleyhine reddedilen kısım 1632,24 TL olup temyiz edilen bölüm karar tarihi itibariyle 1890,00 TL’yi geçmediğinden HUMK.nun 5219 sayılı yasa ile değiştirilen 427.maddesinin 2.fıkrası gereğince davacının temyiz hakkı bulunmamaktadır. O nedenle miktar itibariyle kesin olan karara ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, üçüncü bent gereğince davacının temyiz dilekçesinin reddine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/04/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.