Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2015/11674 E. 2016/9105 K. 30.03.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/11674
KARAR NO : 2016/9105
KARAR TARİHİ : 30.03.2016

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün taraflar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avukat … ile davalı asil … vekili avukat …’ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davaya konu Kadıköy 1. Bölge … nolu bağımsız bölümün tamamına sahip iken dava dışı Kahvebahane şirketi ile bu yer ile ilgili olarak 15.02.2007 tarihli kira sözleşmesi akdettiğini, daha sonradan kesinleşen Kadıköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin 2007/307 Esas ve 2007/343 Karar sayılı ilamı ile taşınmazın ¼’ e davalı … Kutay’ ın, ¼’ üne de davalı …’ ın sahip olduğunu ve bu davalıların kendisi ile dava dışı şirket arasında imzalanan kira sözleşmesine sonradan icazet vermek suretiyle taraf olduklarını, verilen bu icazet uyarınca aylık 700.USD olan kira bedelinden 175.USD’ nın payı oranında davalı … Kutay’a ve 175.USD’ nın payı oranında davalı … Kutay’a ödenmesi gerekirken davalıların dava dışı kiracıdan tahliye tehdidi ile baskı yaparak kendisinden de gizleyerek yaptıkları ayrı bir protokol nedeniyle aylık 2.500.00.TL daha fazla bir tutar tahsil ettiklerini, davalıların kendi hisseleri yönünden aldıkları fazladan kira bedelinin ½’ sinin kendisine ödenmesi gerekirken ödenmediğini ileri sürerek, asıl dava yönünden davalılar tarafından fazla kira bedeli olarak tahsil edilen 64.120.00.TL üzerinden ½’ si olan 32.060.00.TL’ nın; birleşen dava yönünden; 19.07.2011 – 17.07.2012 tarihleri arasında davalılar tarafından fazladan tahsil edilen kira bedelinden hissesine düşen 15.599.30.TL’ nın davalılardan tahsiline, davalıların daha fazladan kira ücreti almalarının önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davacının daha önceki dönemde tahsil ettiği kira paralarına yönelik olarak ecrimisil davası açtıklarını bu davanın eldeki dava yönünden bekletici mesele yapılması gerektiğini, kiracı ile yapılan protokolün kendilerinin payına yönelik olduğunu belirterek asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı reddine karar verilmesini dilemişlerdir.
Mahkemece, asıl dava yönünden, davanın kısmen kabulü ile 1.218.60.TL’ nın davalı …’ dan, 1.218.60.TL’ nın …’ dan, birleşen dava yönünden davanın kısmen kabulü ile 7.353.93.TL’ nın davalı …’ dan, 7.132.37.TL’ nın …’ dan alınarak davacıya verilmesine, yasal şartları oluşmadığından müdahalenin önlenmesi talebinin reddine karar verilmiş; hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dava, taşınmaz paydaşlarından bir kısmını teşkil eden davalıların kiracı ile kendi paylarına yönelik olarak yaptıkları kira sözleşmesi dolayısıyla tahsil ettikleri tutarların davacı paydaşa payı oranında ödenmesi istemine ilişkindir. Her ne kadar mahkemece, davalı paydaşlara yönelik açılan davanın ise müşterek mülkiyete tabi bir taşınmazda hisselerin birbirinden bağımsız olarak kiraya verilemeyeceği, her paydaşın doğal ve hukuki semerelerden payı oranında yararlanma hakkı bulunduğu, kendi payından daha çok bölümün kullanılmasından doğan zararın ödenmesi gerektiği gerekçesi ile asıl ve birleşen dava yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; Davaya konu 2 nolu bağımsız bölüm tapuda davacı … Kutay adına kayıtlı iken kesinleşen Kadıköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin 2007/307 Esas ve 2007/343 Karar sayılı ilamı ile taşınmazın ¼’ e davalı … Kutay, ¼’ üne de davalı … sahip olmuştur. Dava dışı …Tur. Ltd Şti. ise 15.02.2007 tarihli sözleşme ile davacının kiracısı konumundadır. Sözleşmede kira bedeli 700.USD olarak belirlenmiştir. Taşınmazda sonradan pay sahibi olan davalılar davacı ile kiracı arasında imzalanan kira sözleşmesine, 05.11.2009 tarihli sözleşme ve 16.05.2011 tarihli protokol ile icazet vermişlerdir. 16.05.2011 tarihli protokolde ayrıca davacının yaptığı kira akdinden bağımsız olarak 01.06.2011 tarihinden itibaren kiracının ¼ hisse karşılığı davalılara 1.500.00’er TL kira bedeli ödeneceği kararlaştırılmıştır. Varılan bu kararlaştırma doğrultusunda kiracı tarafından davalılara 01.06.2011 tarihinden itibaren her ay için 1.500’er TL ödenmiş, yenilenen dönemlerde ise sözleşmeye uygun artışlar yapılmıştır. Davacı, davalıların icazet verdikleri sözleşme dışında kira bedeli belirleyemeyeceklerini, aksi durumda fazla yapılan ödemenin payı oranında paydaşlar arasında bölüştürülmesi gerektiğinden bahisle işbu davayı açmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, taşınmazda sonradan hak sahibi olan paydaşların icazet verdikleri kira sözleşmesindeki bedel dışında kiracı ile ayrıca bir bedel kararlaştırıp kararlaştıramayacakları noktasında toplanmaktadır. Kira parası bölünebilir nitelikte olduğundan paylı mülkiyete tabi bir taşınmazda her bir paydaş kendi payına yönelik olarak kira tespit davası açabileceği gibi bu konuda kiracı ile uzlaşmaya vararak diğer paydaşlardan bağımsız şekilde kira bedelini serbestçe belirleyebilirler. Kira parasının belirlenmesi konusunda paydaşların kendi paylarına yönelik olarak kiracı ile yaptıkları anlaşma sözleşmenin nispiliği ilkesi gereği ancak taraflar açısından hüküm ifade eder. Somut olay bu çerçeveden ele alındığında davalı paydaşların kira bedelinin kendi paylarına yönelik olarak belirlenmesi konusunda kiracı ile yaptıkları sözlü anlaşma ve 16.05.2011 tarihli protokol geçerli olup tarafları yönünden bağlayıcıdır. Davacının tarafı olmadığı söz konusu sözlü anlaşma ve yazılı protokole göre davalılara iş bu davayı yöneltmesi mümkün değildir. Bu itibarla mahkemece asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı davanın reddine karar verilmesi gerekirken az yukarıda yazılı hukuksal dayanağı olmayan gerekçe ile kısmen kabul kararı verilmesi, usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre, davacının tüm, davalıların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, 3. bent gereğince davacının tüm, davalıların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 1350,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalılara ödenmesine, aşağıda dökümü yazılı 4,00 Tl kalan harcın davacıdan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde davalılara iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.