YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/11627
KARAR NO : 2015/11744
KARAR TARİHİ : 13.04.2015
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla)
Taraflar arasındaki muarazanın giderilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili; Davalı bankanın şubesine Bilgi Edinme ve Avukatlık Kanunu kapsamında sundukları dilekçe ile, müvekkilinin davalı bankadan kullanmış olduğu krediler nedeni ile bankaya ödemiş olduğu dosya masraflarının nelerden ibaret olduğu, mahiyeti ve miktarının sorulduğunu, ancak davalı bankaca taleplerine olumlu yanıt verilmediğini, kesilen miktarın müvekkili tarafından bilinmediği için görev sınırı açısından miktarın belirli olması açısından önemli olduğunu, bu durumda müvekkilinin hakkını aramasının imkansız hale geldiğini belirterek, haklı olan davalarının kabulüne ve muarazanın men’ine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine, davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise de davanın niteliği gereği vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; eldeki dava ile müvekkilinin davalı bankadan kredi kullandığını, kendisinden haksız yere kesinti yapıldığını, kesintilere ilişkin belgelerin verilmesi istemiyle davacı vekili olarak davalı bankaya müracaat ettiğini, ancak bankanın bilgi vermediğini ileri sürerek davalı bankanın bilgi vermesinin sağlanması istemiyle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece; hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine, davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise de, davanın niteliği gereği ücreti vekalet takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.
Davacı yanın amacı, kredi kullanımı esnasında haksız olarak yapıldığı ileri sürülen kesintinin iadesinin sağlanmasıdır. Bu amaçla başvurulacak hukuki mercilerce öncelikle bankaca yapılan kesinti tutarının belirleneceği göz önüne alındığında davacının isteminin ayrı bir dava şeklinde ileri sürülmesinde hukuki yararı da bulunmamaktadır. Bu nedenle davalının, davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden söz edilemeyeceğinden kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir. Buna göre karar tarihi itibariyle davalı lehine 750, 00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir. Ne var ki yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması usulün 438/7 maddesi gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 4.bendinde yer alan “Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise de davanın niteliği gereği vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, ” cümlesinin hükümden çıkartılarak yerine “Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden 750, 00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine” söz ve rakamlarının yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan 27,70 TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.4.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.