Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2015/11162 E. 2015/11805 K. 13.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/11162
KARAR NO : 2015/11805
KARAR TARİHİ : 13.04.2015

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR

Davacı, davalı bankadan konut kredisi kullandığını, kendisinden haksız yere çeşitli adlar altında kesintiler yapıldığını ileri sürerek, 3.000,00 TL kesintinin ödeme tarihlerinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne, 3.000,00 TL nın 03.07.2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı, kullanmış olduğu konut kredisi nedeniyle davalı banka tarafından haksız yere yapılan 3.000,00 TL kesintinin ödeme tarihlerinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece davanın kabulü ile, 3.000,00 TL.nin 03.07.2013 temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Borçlar Kanunun 101/1 (6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 117) maddesi uyarınca muaccel bir borcun borçlusu ancak alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur. Muaccel hale gelmiş bir borçtan dolayı alacaklının herhangi bir ihtarı yok ise, anılan yasa maddesi uyarınca faize ancak dava tarihinden itibaren hükmedilmesi gerekir. Dava konusu olayda, davacı 03.07.2013 tarihinde davalı bankaya kaydı yapılan yazı ile yapılan kesintinin ödenmesini istemiş olup, mahkemece bu tarih temerrüt tarihi olarak kabul edilmiş ise de, anılan yazıda miktar belirtilmediğinden davalının bu tarih itibariyle temerrüde düştüğü kabul edilemez. Bu itibarla hüküm altına alınan miktara dava tarihinden itibaren faiz uygulanması zorunludur. Mahkemece davadan önce davalının temerrüde düşmediği gözetilerek hüküm altına alınan miktara dava tarihinden itibaren faiz uygulanması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
3-Davacı, hükmedilecek bedele yasal faiz uygulanmasını talep etmiş, mahkemece ise davacının talebi aşılmak suretiyle avans faizine hükmedilmiştir. Oysaki mahkeme tarafların talepleriyle bağlı olup, talep dışına çıkarak talepten fazlasına karar veremez. Mahkemenin bu yönü gözardı ederek yasal faiz yerine avans faizine hükmetmiş olması usül ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Ne varki bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan (1) nolu bent gereğince davalının sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bent gereğince temyiz edilen kararın “Hüküm” başlıklı bölümünün (2) nolu paragrafındaki “03.07.2013 tarihinden itibaren” söz ve rakamlarının çıkarılarak yerine “dava tarihi olan 13.9.2013 tarihinden itibaren” söz ve rakamlarının yazılmasına, 3. Bentte açıklanan nedenlerle de hükmün (2) nolu paragrafındaki “avans faizi” sözlerinin çıkarılmasına yerine “yasal faizi” sözlerinin yazılmasına, kararın düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 13.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.