Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2015/10974 E. 2015/28222 K. 01.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/10974
KARAR NO : 2015/28222
KARAR TARİHİ : 01.10.2015

M.. A.. vekili avukat D.. A.. ile M.. E.. vekili avukat A.. A.. aralarındaki dava hakkında Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 27/02/2014 tarih ve 2011/563-2014/77 sayılı hükmün Dairenin 24/12/2014 tarih ve 2014/17607-2014/41464 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı avukatınca kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşuldu.
KARAR
Davacı avukat olduğunu, davalı ile aralarında imzaladıkları 6.5.2010 tarihli avukatlık ücret sözleşmesi ile davalıya ait daha önceden açılmış Kadıköy 4.İcra Müdürlüğünün 2008/17363-Kadıköy 8.İcra Müd. 2008/14611 esas sayılı icra dosyalarını takip etmek üzere anlaştıklarını, sözleşmeye göre vekalet ücretinin ferileriyle birlikte tahsil edilecek alacağın % 15’i olarak ödeneceğinin kararlaştırıldığını, borçlunun üçüncü kişiler nezdindeki alacakları takip edilerek haciz koydurulduğunu, işlemleri kendisi ve yetkili avukatları tarafından yapıldığını, davalının 26.10.2011 tarihinde başka bir avukata vekalet verip 27.10.2011 tarihinde hacizli parayı çekerek alacağını tahsil ettiğini, aynı tarihte kendisinin azledildiğini, azilin haksız olduğunu, davalının asıl amacının kendisini vekalet ücretinden mahrum bırakmak olduğunu ileri sürerek 160.161 TL nin yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine ilişkin kararın dairemizin 24.12.2014 tarihli ve 2014/17607-41464 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiş, onama ilamına karşı davacı tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.
1-Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre davacının sair karar düzeltme talebinin reddi gerekir.
2-Davacı avukat, haksız azli nedeniyle yazılı ücret sözleşmesindeki vekalet ücreti ile karşı yan vekalet ücretinin tahsili için eldeki davayı açmıştır.Davalı ise, davacının açılmış takiplere sonradan katılan avukatı olduğunu ancak icra takibi sürecinde kendisine ulaşamadığını, takiplerle ilgili bilgi verilmediğini, vekalet görevini başka avukatlar eliyle gördüğünü, kendisinin bir emeği olmadığını, davacının 2011 haziran genel seçimlerde milletvekili seçildiğini, kendisinin yurtdışında çalışması nedeniyle bu durumu sonradan öğrendiğini, davacıyı azlettiğini, davacının herhangi bir ücreti haketmediğini, alacağın sonradan vekalet verdiği avukat tarafından tahsil edildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, azlin haklı olduğu, azil tarihi itibarıyla davacı avukatın tahsil ettiği bir alacak bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Dosyanın incelenmesinden, davacı avukatın davalıya ait daha önce açılmış iki ayrı icra takibinde avukatlık hizmeti vermek üzere taraflar arasında tarihsiz yazılı avukatlık ücret sözleşmesi düzenlendiği, sözleşmeye göre vekalet ücretinin tahsil edilecek toplam alacağın % 15′ i olarak kararlaştırıldığı, davacı avukatın 6.5.2010 tarihinde icra dosyasını takibe başladığı 7.5.2010 tarihinde de yanında çalışan avukatı Mete Hocaoğlu’na yetki verdiği, vekaletnamesinde tevkil yetkisinin bulunduğu, 25.5.2010 tarihinde haciz talebinde bulunduğu, bankanın hacze itirazı sürecinin davacının yetki verdiği başka bir avukat tarafından yürütüldüğü, davacı avukatın 12.6.2011 tarihli genel seçimlerde milletvekili seçildiği, 27.10.2011 tarihli azilname ile azledildiği, davalının 26.10.2011 tarihinde başka bir avukata vekalet vererek 27.10.2011 tarihinde, haciz konulan hesaptan alacağın tahsil edildiği az yukarıda açıklandığı gibi davacı avukatın aynı gün azledildiği anlaşılmaktadır. Davacı avukatın 12.6.2011 tarihinde milletvekili seçildiği sabittir. Avukatlık Kanununun 43.maddesi hükmüne göre, milletvekili seçilen avukatlar, milletvekillikleri sürecince avukatlık yapamazlar. Davacının avukatlık görevi 12.6.2011 tarihi itibarıyla sona ermişse de bu avukatın vekaletnamesindeki tevkil yetkisine istinaden görevlendirdiği yetkili avukat tarafından borçlunun alacağının tahsil edilebileceği banka hesabına yeniden haciz talebinde bulunulmuş, hesabın rehinli olduğu gerekçesi ile bankanın hacze itiraz süreci yürütülerek, neticede haczin konulması sağlanmıştır.Tüm bu aşamalarda davalı tarafından, ne davacı avukatın ne de bu avukatın yetkilendirdiği dava dışı avukatın avukatlık görevini gereği gibi yerine getirmediği, sürümcemede bıraktığı, bilgi vermediği, başka avukatları yetkilendirdiği şeklinde bir itirazda bulunmadığı gibi eldeki dosyada da haklı bir azil sebebi bildirilmemiştir. Davacı avukatın azledildiği 27.10.2011 tarihi itibarıyla davalının icra takibinden kaynaklanan alacağı, banka hesabına konulan bu haciz nedeniyle tahsil edilebilir duruma gelmiştir.Davalı taraf, davacı avukatı azlettiği günden bir gün önce vekalet verdiği bir başka avukat aracılığı ile alacağını tahsil etmiştir. Alacağı tahsil aşamasına getiren davacı ve onun yetkilendirdiği avukattır. Davalının MK 2 maddesine aykırı davrandığı ve kötü niyetli olduğu dosya kapsamıyla sabittir. Hâl böyle olunca davacı yönünden vekalet ücreti talep edebilmek için yazılı ücret sözleşmesinde geçen alacağın tahsili şartının gerçekleşmediğindedn söz etmek mümkün değildir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş; vekalet ilişkisinin davacının yasal statü değişikliği nedeniyle yürütülemeyecek olması gözetilerek davacı avukatın kararlaştırılan vekalet ücretinin tamamını talep edemeyeceği ancak icra dosyalarındaki emek ve mesaisi ile icra dosyalarının tahsil aşamasına geldiği de gözetilerek hak ve nesafet ilkelerine uygun makul bir vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde yanlış değerlendirme ile davanın tümden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.Mahkeme kararının bu gerekçe ile bozulması gerekirken zuhulen onandığı bu kez yeniden yapılan karar düzeltme incelemesinde anlaşıldığından Dairemiz onama kararı kaldırılmalı, mahkeme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda birinci benette açıklanan nedenle davacının sair karar düzeltme taleplerinin reddine, ikinci bentte açıklanan nedenle davacının karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin 24.12.2014 tarihli ve 2014/17607-41464 esas ve karar sayılı onama ilamının kaldırılarak mahkeme kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 57,60 TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 01/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.