YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/10940
KARAR NO : 2016/22979
KARAR TARİHİ : 08.12.2016
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, kalp kapakçıklarının birinden kaynaklanan rahatsızlık nedeniyle 1997 yılında SSK’dan alınan sevk ile davalı …… Hastanesine ameliyat olduğunu, ameliyatta SSK’nın verdiği kalp kapakçığı ve malzemenin davalı doktorlar tarafından takıldığını, 1998 yılından itibaren kalp kapakçığım ile ilgili sorunlarım devam ettiğini ve 2002 yılında … Tıp Fakültesine başvurduğunu ve kalp kapakçıklarımdan ikincisinin de bozulduğunun ortaya çıktığını, bunun üzerine SSK’ya başvurduğunu, SSK Hastanesinde yapılan incelemelerde ciddi bir rahatsızlığım olmadığı söylenmesine karşın bir gece aniden fenalaştığını ve hastaneye kaldırıldığını, 10-15 gün SSK Hastanesinde tedavi gördükten sonra durumunun ciddi olduğunun anlaşıldığını ve tekrar davalı … Hastanesine sevk edildiğini, 05 Şubat 2003 tarihinde davalı… Hastanesinde ikinci kez ameliyat olduğunu ve ağır geçen ameliyat sonucunda iki kalp kapakçığının değiştiğini, yapılan tüm bu ameliyatlara rağmen sağlığına kavuşamadığını, ameliyatlarda kullanılan hatalı malzeme ve kapakçık yüzünden hastalığın kalp kapakçıklarından birinde iken üç kapakçığa kadar ilerlediğini, 31.05.2004 tarihinde dava dışı … Hastanesinde yapılan ameliyatla müvekkilinin iki kalp kapakçığının yine değiştiğini ve üçüncü kapakçığında operasyona tabi tutulduğunu, bu ameliyatlar ve yanlış tedavi ile haksız fiile maruz kaldığını ileri sürerek ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL maddi tazminat ile 30.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davalılardan Sağlık Bakanlığı bir kamu tüzel kişisi olup kural olarak, işlem ve eylemleri kamusal nitelik taşır. Dava konusu olayda, idarenin hizmet kusuru olduğu ileri sürülmüştür. İdarenin hizmet kusurundan doğan zararlardan dolayı İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince ilgili idareye karşı idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir. Görev sorunu, açıkça veya hiç ileri sürülmese de yargılamanın her aşamasında mahkemelerce kendiliğinden gözetilir.
Yerel mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, davalılardan Sağlık Bakanlığı yönünden yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
2-Davacı, eldeki dava ile yaşadığı kalp kapakçığı sorunu nedeniyle davalı SSK’dan temin edilen hatalı malzeme ve kapakçıkların davalı hastanede yapılan ameliyatta davalı doktorlarca tedavi için uygun olmadığı bilinerek kullandıklarını, ameliyattan sonra sağlığına kavuşamadığını ve yaşadığı sorunun büyüdüğünü ileri sürerek maddi ve manevi tazminat talep etmiştir. Mahkemece, Adli Tıp Kurumunun 04.10.2010 tarihli raporuna dayanılarak davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki; Adli Tıp raporunda davalı hastanede yapılan operasyonların ve bulgulara göre takılan kalp kapakçıklarının tıp kurallarına uygun olduğu belirtmekle yetinilmiş olup, söz konusu rapor davacının iddialarını karşılar mahiyette açıklayıcı, gerekçeli ve hüküm kurmaya elverişli değildir. O halde Mahkemece yapılacak iş, üniversitelerin konusunda uzman bilirkişi kuruluna dosya tevdi edilerek, davalıların hukuki konum ve sorumlulukları, dosyada mevcut delillerle ve raporlarla birlikte bir bütün olarak değerlendirilip, tıbbın gerek ve kurallarına göre olayda davalıların sorumluluğunu gerektirecek ihmal ve hata bulunup bulunmadığını gösteren, nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle hâsıl olacak sonuca uygun bir karar vermekten ibarettir. Mahkemece, değinilen bu yön gözardı edilerek eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
3-Bozma nedenine göre, davacının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, (3) nolu bentte yazılı nedenlerle davacının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.