Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/9522 E. 2014/17809 K. 05.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9522
KARAR NO : 2014/17809
KARAR TARİHİ : 05.06.2014

MAHKEMESİ : Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 09/05/2013
NUMARASI : 2010/561-2013/152

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı H.. K.., davalı ile davalılardan E.. C.. arasında taşınmaz alım satımı nedeniyle 31.03.2010 tarihli harici satış sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşme gereğince 97.500-TL satış bedelinin 80.000,00 TL’sinin bankadan kredi kullanılarak ödeneceğinin ancak çekilen kredinin 27.500-TL’sinin tekrar alıcı E.. C..’a iade edileceğinin ve bakiye 45.000-TL’nin ise 20.000-TL ve 25.000-TL bedelli iki adet bono ile ödeneceğinin kararlaştırıldığını, bonoların kendisi, E.. C.., Y.. K.. ve Vale Kaya tarafından imzalanarak davalıya verildiğini, ayrıca kalan borcun teminatı olarak kendisine ait … plakalı traktörün de rehin olarak verildiğini, ancak davalının banka yoluyla tahsil ettiği 80.000-TL den 27.500- TL’sini E.. C..’a iade etmediğini ve bu nedenle mesken satışı nedeniyle davalının sadece 17.500-TL alacağının kaldığını, buna rağmen davalının toplam 45.000-TL bedelli iki adet bono ile ilgili bankadan protesto evrakı gönderdiğini ileri sürerek 17.500-TL dışında kalan bakiye senet bedelinden borçlu olmadığının tespitine, sözleşmedeki 5.000 Euro cezai şartın davalıdan tahsiline ve davalının %40 oranında kötü niyet tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen dosyada; davacılar E.. C.. ve Y.. K.., 31.03.2010 tarihli satış sözleşmesi gereğince davalıya toplam 45.000-TL bedelli iki adet bono verdiklerini ancak davalının bankadan aldığı 80.000-TL’lik kredi ödemesinin 27.500-TL’sini sözleşme gereğince E.. C..’a iade etmediğini, davalıya sadece 17.500-TL bakiye borçları olduğu halde davalının Konya 14. İcra Müdürlüğü’nün 2011/5816 Esas sayılı dosyası üzerinden iki adet bononun toplam tutarı olan 45.000-TL üzerinden icra takibi başlattığını ileri sürerek 17.500-TL dışında kalan kısım için davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, davalının %40 oranında kötü niyet tazminatına mahkumiyetine ve sözleşmedeki 5.000 Euro cezai şartın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı tüm edimlerini yerine getirdiğini, sözleşmede kararlaştırılan bedelin davacı Emel’e iade edildiğini, davanın haksız ve yersiz olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı kısmen kabulü ile; Konya 14. İcra Müdürlüğü’nün 2011/5816 Esas ve 2011/5817 Esas sayılı icra dosyalarında icra takiplerine konu olan iki adet bono ile rehin sözleşmesine dayalı takipler nedeniyle davacıların 45.000,00 TL asıl alacağın 26.000,00 TL asıl alacaktan dolayı davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, davacıların fazlaya ilişkin taleplerin reddine, davacı H.. K..’nın icra tazminatı talebinin dava tarihinde icra takibi olmadığından reddine, iğer davacılar E.. C.. ve Y.. K..’ nın icra tazminatı taleplerinin kabulü ile kabul edilen 19.000,00 TL nin %40 ı oranı olan 7.600,00 TL haksız takip tazminatının davalıdan alınarak adı geçen davacılara verilmesine, davalının icra tazminatı talebinin ise yasal koşullar oluşmadığından reddine, sözleşmenin tarafı olmayan H.. K.. ve Y.. K..’ nın cezai şart taleplerinin de reddine, sözleşmenin tarafı olan davacı E.. C..’ ın cezai şart talebinin kısmen kabulü ile 1.333,33 EURO nun 2,0339 TL den karşılığı olan 2.711,85 TL cezai şartın davalıdan alınarak davacı E.. C..’a verilmesine, adı geçen davacının fazlaya ilişkin cezai şart talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacıların tüm, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-İİK’nun 67/2 maddesi takibin haksız ve kötü niyetli olması halinde alacaklı aleyhine tazminata hükmedileceğini hükme bağlamaktadır. Anılan kanun hükmü uyarınca davacılar E.. C.. ve Y.. K.. lehine tazminata hükmedilebilmesi için davalı alacaklı tarafından yapılan icra takibinin haksız olmasının yanı sıra takibin kötü niyetle yapılması da şarttır. Eldeki davada davalının kötü niyetli olduğu ispat edilememiştir. Hal böyle olunca davalının kötü niyetinden söz edilemez ve onun aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilemez. Mahkemece, değinilen bu yön göz ardı edilerek davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
3-Davacı E.. C.. ile davalı arasında düzenlenen 31.03.2010 tarihli adi yazılı “Satış Sözleşmesi” ne göre, davalıya ait taşınmazın davacı Emel’e 97.500-TL’ye satıldığı, alıcı Emel’in 80.000-TL konut kredisi kullanacağı ancak satış bedelinin 52.500-TL’sinin banka kredisi ile nakit olarak ödeneceği, banka kredisinden arta kalan 27.500-TL’nin alıcı Emel’in kendi ihtiyaçlarını karşılaması için verileceği, borcun kalan 25.000-TL’sinin 15.08.2010 vade tarihli senetle, 20.000-TL’sinin ise 30.12.2010 vade tarihli senetle ödeneceği kararlaştırılmış, taşınmaz tapuda davacı Emel’e devredilmekle iş bu satış sözleşmesi de geçerlilik kazanmıştır. Taraflar bu sözleşme hükümleri ile bağlıdır. Sözleşmenin “Cezai Şart” başlıklı 3. maddesinde 2014/9522-17809
“Taraflardan herhangi biri anlaşma şartlarından cayması veya aykırı hareket etmesi durumunda kusurlu taraf diğer tarafa 5000-Euro cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” hükmü mevcuttur. Mahkemece, davalının davacıdan 26.000-TL fazla talepte bulunduğu, orantı kurulduğunda 26.000-TL ye karşılık 1.333,33 Euro cezai şartın ödenmesi gerektiği gerekçesiyle cezai şart yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki BK’nun 182/2 maddesinde “hilafına adet veya mukavele mevcut değil ise satıcı ile alıcı borçları aynı zamanda ifa ile mükelleftirler”. hükmü mevcuttur. Anılan yasa maddesi ile aksine sözleşme veya adet bulunmadığı takdirde satıcı ile alıcının borçlarının aynı zamanda ifa edildiğine dair bir karine getirilmiştir. Dava konusu taşınmazın tapusu 01.04.2010 tarihinde davacı Emel’e devredilmiş olup, sözleşme kapsamına göre borcun kalan kısmı 15.08.2010 ve 30.12.2010 tarihli senetlerle ödenecektir. Davalı, davacı Emel hakkında 18.06.2011 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibi başlatmıştır. Davacı Emel’in takip tarihi itibariyle satış bedelinin bakiyesini tam olarak ödemediği, dava dilekçesinde “17.500-TL borcu bulunduğu, bakiye yönünden borçlu olmadığının tespitini istediği” şeklindeki beyanı ile de sabit olup bu hususta ihtilaf bulunmamaktadır. Hal böyle olunca borcun tamamını sözleşmede kararlaştırılan sürede ödemeyen ve anlaşmaya aykırı hareket eden davacı Emel’in davalının kusurlu olduğundan bahisle cezai şart isteme hakkı bulunmamaktadır. Mahkemece, cezai şart yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ve yazılı gerekçe ile davanın bu yönden kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davacıların tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2.ve 3. bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA,peşin alınan harcın 888,05 TL davalıya iadesine, 0,90 TL harcın davacıdan alınmasına, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.