Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/9375 E. 2014/36223 K. 18.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9375
KARAR NO : 2014/36223
KARAR TARİHİ : 18.11.2014

MAHKEMESİ : Gemlik Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 04/09/2013
NUMARASI : 2008/660-2013/663

Taraflar arasındaki tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalı ile aralarında Devre Mülk Satış Sözleşmesi imzaladıklarını, sözleşmede aidat olarak 100$ alınacağı kararlaştırılmasına rağmen site yönetimi tarafından gönderilen yazıda 2007 yılı için 50 m2 devre mülk aidatı 160,00TL; 70 m2 devre mülk aidatı 180,00 TL; 98 m2 devre mülk aidatının 220,00 TL olarak belirlendiği bildirildiği, site yönetiminin bu uygulamasının sözleşmeye aykırı olduğunu, bu nedenle site yönetimi tarafından talep edilebilecek aidatın tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece, davalı olarak gösterilen İ.. A.. Tatil Köyü Sitesi Yönetimi şeklindeki sıfattan anlatılmak istenenin Kat Malikleri Kurulu olduğu değerlendirilmekle kat malikleri kurulunun tüzel kişiliğinin mevcut olmaması, bu nedenle davalıların iş bu dava açısından husumet ehliyetlerinin mevcut olmaması gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı;
kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Yine anılan yasanın 3/d maddesinde, “hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyet” olarak tanımlanmıştır. Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. 4077 sayılı yasanın 23. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
Somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlık devre mülk satış sözleşmesinden kaynaklanmakta olup davacının Yasada tanımlanan şekilde tüketici ve davalının satıcı olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davaya bakmaya genel mahkeme değil Tüketici Mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. O halde mahkemece Tüketici Mahkemesi görevli olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davanın esasına girilerek hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-Bozma nedenine göre, davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın (1)nolu bentte gösterilen nedenle BOZULMASINA, (2)nolu bentte gösterilen nedenle, davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan 24,30 TL harcın istek halinde iadesine, 18.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.