Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/899 E. 2014/4369 K. 19.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/899
KARAR NO : 2014/4369
KARAR TARİHİ : 19.02.2014

MAHKEMESİ : Bursa 6. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/12/2012
NUMARASI : 2011/658-2012/789

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı avukatın 28.04.2009 tarihinde ücretinin ödenmediğinden bahisle istifa ettiğini ve 13.05.2009 tarihinde de Bursa 5. İcra Müdürlüğünün 2008/1981 Esas sayılı icra dosyası ile ilgili yasal ve karşı yan icra vekalet ücretine istinaden toplam 15.600.00.TL’ nın tahsili için aleyhine icra takibinde bulunduğunu, davalının kendi isteği ile istifa ettiğini ve istifanın haksız olduğunu, davalının vekilliğini yaptığı tüm icra dosyalarında ücrete hak kazanıp kazanmadığının belirlenmesi gerektiğini ileri sürerek davalı tarafından yapılan Bursa 9. icra Müdürlüğünün 2009/8395 Esas sayılı icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacı şirketin 02.09.2005 tarihinde kendisine vekalet verdiğini ve bu vekalete istinaden verdiği yetki belgesi ile icra dosyalarının Avukatlar M.. B… ve M.. B.. tarafından takip edildiğini, davacı şirketin bugüne kadar ücret ödemediğini, oyaladığını ve tasfiye haline geldiğini ve azilname göndereceğini söylemesine rağmen bu yolu seçmediğini, ücretinin ödenmemesi nedeniyle de haklı olarak istifa ettiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın redidne karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Borçlar Kanununa göre vekillikten istifa her zaman mümkün olup, bu istifa vekalet ilişkisini ileriye doğru sona erdiren bozucu ve yenilik doğuran bir işlemdir. Ancak istifa haklı değil ve müvekkil de bu nedenle zarara uğramışsa, vekil bu zarardan sorumludur. Avukatlık Kanununda ise haksız istifa halinde, vekil yönünden Borçlar Kanunundaki aynı konuya ilişkin düzenlemelere göre daha ağır bir sorumluluk esası getirilmiştir. Gerçekten de, Avukatlık Kanununun 174/1 maddesinde “üzerine aldığı işi haklı bir sebep olmaksızın takipten vazgeçen avukat ücret talebinde bulunamaz.” hükmü mevcut olup, bu hükümle, vekaletten haklı bir neden olmadan istifa eden avukatın, Borçlar Kanunundaki vekalet akdine ilişkin genel düzenlemelerden farklı olarak, herhangi bir zarar şartı olmadan da müvekkile karşı sorumlu tutulduğu görülmektedir. Anılan düzenlemeye göre, haksız olarak işi bırakan, vekaletten istifa eden avukat, ücrete hak kazanamadığı gibi, aksine bir hüküm mevcut değilse aldığı peşin ücretleri, kullanmadığı masraf avanslarını da iş sahibine iade etmek zorundadır.
Avukatlık Kanununun 171/1 maddesinde düzenlenen “Avukat üzerine aldığı işi kanun hükümlerine göre ve yazılı sözleşme olmasa bile sonuna kadar takip eder.” ve “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi”nin 2. maddesinde düzenlenen “…avukatlık ücreti, kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığıdır.” hükümleri gereğince de avukat, aksine sözleşme yoksa, işi sonuna kadar takip edip sonuçlandırmadan ücretini talep edemez. (Bkz. Aynı doğrultuda HGK. 23.3.1983 4/562-156; HGK. 3.7.1987 3/92-599; 13. HD. 2005/15433 E. 2008/3694 K.; 13. HD.2008/6280 E. 2008/11580 K.) Ancak haksız azil halinde olduğu gibi, avukatın haklı olarak vekillikten istifa etmesi halinde de, işe devam etme olanağı mevcut olmadığından, avukat, haklı istifa tarihi itibariyle muaccel olan vekalet ücreti alacağının ödetilmesini talep edebilir.
Öte yandan, Vekalet ilişkisi bir bütün olup, vekaletten azil gibi, istifa da, taraflar arasındaki tüm dava ve takiplere sirayet eder. Zira, azil ve istifa ile birlikte vekalet akdinin en önemli unsurlarından olan “güven ilişkisi” de sona ermektedir.
Bu açıklamalardan sonra dava konusu olaya bakılacak olursa; davacı, davalı avukatın 28.04.2009 tarihinde ücretinin ödenmediğinden bahisle istifa ettiğini ancak bu istifanın haksız olması nedeniyle davalı tarafından Bursa 5. İcra Müdürlüğünün 2008/1981 Esas sayılı icra dosyası ile ilgili yasal ve karşı yan icra vekalet ücretine istinaden toplam 15.600.00.TL’ nın tahsili için aleyhine başlatılan Bursa 9. icra Müdürlüğünün 2009/8395 Esas sayılı icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespiti istemiyle eldeki davayı açmışlardır. Dayanak icra dosyasında, Alacaklı B.. I.. ve K.. Sistemleri Paz. Ve Tic. Ltd. Şti. Vekili olarak Av. M.. B.. ve Av. M.. B..tarafından borçlu S..İnş. Malzemeleri San. Tic. Ltd. Şti ve S.. S.. aleyhine 80.000.00.TL asıl alacak üzerinden takibe başlanıldığı ancak istifa tarihi itibariyle herhangi bir tahsilatın bulunmadığı ayrıca bu icra dosyası haricinde yetki belgesine istinaden Av. M.. B..ve Av. M.. B.. tarafından 10 adet daha icra takibi yapıldığı ancak herhangi bir tahsilatın buunmadığı, anlaşılmıştır. Her ne kadar mahkemece, bilirkişi raporu ile icra takibi dosyalarında davalının vekaletinin bulunmadığı gibi isminin dahi geçmediği, söz konusu icra dosyalarında Av. M.. B.. ve Av. M.. B..’in vekil olarak gözüktüğü ve bu vekillerin vekalet ücreti alacaklısı olabileceğinin bildirildiği buna göre hesaplama ve gerekçe yönünden hükme esas alınan bilirkişi raporuda dikkate alınarak davacının borçlu olmadığının tespitine yönelik talebinin reddine karar verilmiş ise de; gerekçe kendi içinde çelişkilidir. Ayrıca yetki belgesinin dayanağının davacı tarafından davalı Avukata verilen 02.09.2005 tarih ve …… yevmiye sayılı vekaletnamenin olduğu dosya kapsamı ile sabittir. Ancak davalı avukat tarafından verilen yetki belgesine dayalı olarak yapılan tüm icra takipleri sonuçlandırılmamıştır. Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, iş sonuçlandırılmadan avukatlık ücreti talep edilemeyeceğinden davalının vekalet ücreti ödenmediği iddiasıyla istifa etmesi haksızdır. O halde mahkemece haklı nedene dayanmadan istifa etmesi nedeniyle davalının ücrete hak kazanamayacağı gerekçesi ile davanın kabulü ile davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken, açıklanan hususlar gözardı edilerek, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.