Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/840 E. 2014/19156 K. 16.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/840
KARAR NO : 2014/19156
KARAR TARİHİ : 16.06.2014

MAHKEMESİ : Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 29/05/2013
NUMARASI : 2012/351-2013/343

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı,davalılar ile yapılan hizmet alım sözleşmeleri kapsamında davalıların çalıştırdığı dava dışı işçinin iş akdinin feshi nedeniyle iş mahkemesinde açılan davada hükmedilen işçi alacağına konu bedelden davalıların sorumlu olduğunu ileri sürerek ödenen 19.777,25 TL’nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar asıl işverenin davacı olduğunu kendilerinin işi üstlenen taşeron olmaları ve belirli süreli hizmet sözleşmesinden dolayı dava dışı işçiye karşı kıdem ve ihbar tazminatı ödeme yükümlülüklerinin bulunmadığını ve davacı ile yapılan sözleşmelerde sözleşmeye dahil giderler arasında kıdem ve ihbar tazminatının sayılmadığını,bu nedenlerle sorumlu olmadıklarını savunmuşlardır.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş,hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı, davalılar ile yapılan hizmet alım sözleşmeleri kapsamında davalı yüklenicilerin çalıştırdığı dava dışı işçi tarafından iş akdinin haksız feshi nedeniyle işçilik alacaklarının tahsiline konu dava açıldığı,bu dava sonucu hükmedilen bedeli işçinin yaptığı icra takibi sonucu ödediğini ileri sürerek bu ödenen bedelin davalılardan rucuen tahsilini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, işçiye ödenen bu tazminattan hangi tarafın veya tarafların ne oranda sorumlu olduklarına ilişkindir. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine, aynı sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkla ilgili verilmiş mahkeme kararları ve genel hukuk prensipleri dikkate alınarak bir sonuca gidilmelidir. Bu cümleden olarak, davacı ile davalı arasında düzenlenen sözleşmenin 23.maddesinde; yüklenicinin çalıştıracağı personele ilişkin sorumluluklarının ilgili mevzuatın emredici hükümleri ile genel şartnamenin 6.bölümünde düzenlenmiş olduğu yüklenicinin bunlara aynen uymakla yükümlü olduğu belirtilmiş ise de, Genel Şartnamenin 6.bölümünde dava konusu ile ilgili bir hüküm bulunmadığı anlaşılmaktadır.Sözleşmelerin diğer hükümleri incelendiğinde, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinde, işçilerin iş akitlerinden doğacak tazminattan hangi tarafın ne oranda sorumlu olduğu hususunda bir düzenlemenin bulunmadığı görülmektedir. Dairemizce aynı nitelikteki sözleşmeden kaynaklanan ve işçilerin iş mahkemesinde açtığı benzeri davalarda, işveren kurum ile yükleniciler arasında sözleşmelerin asıl işveren-alt işveren ilişkisi olmayıp muvazaa olduğu sonucuna varılmış ve benzeri kararlar derecattan geçerek kesinleşmiştir. Hal böyle olunca tacir olan davalıların çalıştırdıkları işçilerin fiili işçilik dışında sair tazminat haklarından sorumlu olacaklarını bilebilecek durumda oldukları ancak, davacı Bakanlığın da asıl işveren durumunu muhafaza etmesi nazara alındığında doğan zararlardan tarafların yarı yarıya sorumlu olduğunun kabulü gerekir. O halde mahkemece, kıdem tazminatı talebi yönünden her alt işverenin yanında çalışılan süre ile orantılı olarak sorumlu oldukları ve bu sorumluluğunda davacı ile yarı yarıya paylaşılması gerektiği,ihbar tazminatı yönünden ise hükmedilen bedelin tamamından davalı son işverenin sorumlu olduğu göz önünde bulundurularak bu ilkeler doğrultusunda alanında uzman yeni bir bilirkişiden gerekirse taraf ve yargı denetimine açık yeni bir bilirkişi raporu alınarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle yetersiz bilirkişi raporu hükme esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalıların diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bent gereğince temyiz edilen hükmün, davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan 1.350,85 TL harcın istek halinde iadesine, 16.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.