Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/8133 E. 2014/14066 K. 30.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8133
KARAR NO : 2014/14066
KARAR TARİHİ : 30.04.2014

MAHKEMESİ : Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 11/12/2012
NUMARASI : 2011/354-2012/524

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalıya ait .J .. plakalı minibüste şoför olarak 20.08.1997 tarihinde işe başladığını, 11.08.2011 tarihinde tek taraflı olarak işine son verildiğini, çalıştığı süre içerisinde SGK’ya bildirim yapılmadığını, işsiz kalmak korkusuyla bu duruma ses çıkarmadığını, Bağ-Kur’a kaydolup primlerini kendisinin yatırdığını, iş akdine son verildiği tarihte net maaşının 1.500, 00 TL olduğunu, günde 2 öğün yemek verildiğini, haftada 4 gün sabah 10:00’da işe başlayıp gece 24:00 civarında işi bıraktığını, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde de çalıştığını, yıllık izin kullanmadığını ileri sürerek, 1.000, 00 TL yıllık izin ücreti, 1.000, 00 TL fazla mesai ücreti, 500, 00 TL ulusal bayram ve genel tatil ücreti, 1.500, 00 TL ihbar tazminatı ve 1.000, 00 TL kıdem tazminatı olmak üzere toplam 5.000, 00 TL’nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı, davalı ile aralarındaki hizmet sözleşmesine dayalı olarak kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai, yıllık izin, genel ve bayram tatili izin ücretlerinin tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır. Davacının, davalıya ait minübüste şöför olarak çalıştığı hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Yanlar arasındaki uyuşmazlık BK.nun 313. ve devamı maddelerinde düzenlenen hizmet akdinden kaynaklanmakta olup,
Davacı, davalının tek taraflı olarak iş aktine son verdiğini iddia etmiştir. Bu durumda, uyuşmazlık hizmet aktinin haklı nedenle feshedilip edilmediği ve davacının tazminata hak kazanıp kazanmadığı ve ayrıca diğer işçilik alacaklarından davalının sorumlu olup olmadığı konusunda toplanmaktadır.4857 Sayılı Kanun’un 4/1-ı maddesinde 507 Sayılı Kanun’un 2.maddesinin tarifine uygun üç kişinin çalıştığı işyerlerinde bu kanun hükümlerinin uygulanmayacağı vurgulanmıştır. Bu durumda uyuşmazlıkta uygulanacak hükümler davanın açıldığı tarih itibariyle 818 Sayılı Kanun hükümleridir. Davacı’nın istemleri arasında kıdem, ihbar, yıllık izin ücreti, , genel ve bayram tatili ücretleri ile fazla çalışma ücreti bulunmaktadır. BK.nun 344. maddesi, ” muhik sebeplerden dolayı gerek işçi gerekse iş sahibi, bir ihbara lüzum olmaksızın her vakit akdi feshedebilir.Ezcümle, ahlaka müteallik sebeplerden dolayı yahut hüsnüniyet kaideleri noktasından iki taraftan birini artık akti icra etmemekte haklı gösteren her hal, muhik bir sebep teşkil eder.Bu gibi hallerin mevcudiyetini hakim taktir eder.Fakat işçinin kendi kusuru olmaksızın duçar olduğu nispeten kısa bir hastalığı yahut kısa müddetli bir askeri mükellefiyeti ifa etmesi, muhik sebep olarak kabul edilemez.” hükmü, yine BK.nun 345/1. maddesinde ise, “Muhik sebepler bir tarafın akte riayet etmemesinde ibaret olduğu taktirde, bir taraf diğer tarafa onun akit ile müstehak iken mahrum kaldığı feri menfaatler de nazara alınmak üzere, tam bir tazminat itasıyla mükellef olur.” hükmü ve yine anılan maddenin 2. fıkrasında ise, “bundan başka hakim vaktinden evvel feshin mali neticelerini, hali ve mahalli adeti gözönünde tutarak taktir eder.” hükmü vazedilmiştir.Az yukarıda vurgulandığı üzere, öncelikle mahkemece fesih üzerinde durulması gerekir. Mahkemece, feshin haklı olup olmadığı konusunda bir değerlendirme yapılmamıştır. Oysa az yukarıda düzenlenen 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 344 ve 345. maddelerinde hem işçinin hem de işveren tarafından feshedilebileceği, ancak tazminat isteminde bulunulabilmesi için feshin işveren tarafından haksız olarak feshedilmesi, yada işçinin fesihte haklı olması gerektiği anlaşılmalıdır.Öte yandan süreli akitlerde de vaktinden önce fesihle ilgili BK.nun 345/2. maddesinde düzenleme bulunmaktadır.
Yine, BK.nun 329. maddesinde fazla çalışmayla ilgili düzenleme mevcut olup, ” Sözleşme ile kararlaştırılmış yada mutad olan çalışmanın ölçüsüne oranla bir fazla çalışma zorunlu oluyorsa, işçi bunu yapmaya gücü yeterse ve üzerine almaya reddetme dürüstlük kuralına bir aykırılık ifade ederse, fazla çalışmayı kabul etmek zorundadır. İşçi, bu fazla çalışma için kararlaştırılan ücrete oran kurularak ve özel durumlar gözönüne alınarak takdir edilmesi gereken ek
ücreti talep hakkına sahiptir.” BK.nun 334. maddesine ise, ” İşveren işçiye mutat serbest saatler yada günler vermekle yükümlüdür. İşveren feshi ihbar yapılmasından sonra başka bir iş aranması için işçiye uygun bir zaman vermek zorundadır. Bu durumlarda, işverenin çıkarlarını olabildiği kadar gözetmek gerekmektedir.” BK.nun 340./II. Maddesinde ise, iki haftalık bir ihbar süresi öngörülmüştür.
Somut olaya dönülecek olursa; mahkemece, sözleşmenin feshin haklı olup olmadığı değerlendirilmeli, feshin işveren tarafından haksız ya da işçi tarafından haklı olarak feshedildiğinin belirlenmesi halinde işçinin BK.nun az yukarıda değinilen hükümlerinde düzenlenen tazminatları isteyebileceği gözetilmeli, akdin süreli olduğu kanıtlanmadığından BK.nun 345/2. maddesinde öngörülen vaktinden evvel fesihle ilgili istemde bulunamayacağı, BK.nun 340/11. maddesinde (2) haftalık bir feshi ihbar süresi düzenlenmesine karşın (8) haftalık ihbar tazminatına hükmedilemeyeceği, ayrıca BK.nun 329. maddesinde düzenlenen fazla çalışması ispatlandığı taktirde ücretle mütenasip bir miktar kabul edilmeli ve takdiri indirim yapılıp yapılmayacağı da değerlendirilmelidir. Keza bayram tatili ve genel tatiller konusunda da davacının talepleri değerlendirilmeli ve BK.nun 344. maddeleri gözetilmeli ve bu konuda davacı’nın tüm delilleri ve davalının da karşı delilleri toplandıktan, gerekirse tanıkların yeniden anlatımlarına başvurulmalı, akabinde uzman bilirkişiden rapor alınarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma sebebine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmediğine, peşin alınan 24.30 TL harcın istek halinde iadesine, 30,4.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.