Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/732 E. 2014/11946 K. 16.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/732
KARAR NO : 2014/11946
KARAR TARİHİ : 16.04.2014

MAHKEMESİ : Alaşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 21/12/2012
NUMARASI : 2009/97-2012/337

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı avukat olduğunu, 13.12.2004 tarihinden 04.02.2008 tarihine kadar yaklaşık 4 yıl süre ile davalı belediyenin vekili sıfatını taşıdığını, Maliye Bakanlığı’nın 2004 ve 2005 yılı için kısmi zamanlı hizmet sözleşmesi ücret taban ve tavanlarını belirleyen genelgesine göre her ay vekalet ücreti olarak 400,00 TL, 2006 yılı için aylık 500,00 TL, 2007 yılı için aylık 578,89 TL, 2008 yılı için ise aylık 617,80 TL ödenmesi gerekirken ödeme yapılmadığını, çalışması karşılığında tahsil edemediği toplam 24.464,44 TL ücret alacağı olduğunu, vekalet ücreti alacağı için davalı aleyhine Alaşehir İcra Müdürlüğü’nün 2009/1433 esas sayılı takip dosyası ile icra takibine giriştiğini, davalının haksız itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, % 40 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacı ile belediye arasında sözleşme olmadığını, belediye başkanı tarafından bir davayı takip etmesi için vekaletname verildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Davacı, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca, davalı belediyenin 4 yıl süreyle avukatlığını yaptığını ileri sürerek, Maliye Bakanlığı’nın kısmi zamanlı hizmet sözleşmesi ücret taban ve tavanlarını belirleyen genelgesine göre aylık ücret talebi için icra takibi başlatmış olup, takibe vaki itiraz nedeniyle itirazın iptalini istemiştir. Davalı ise, davacı avukat ile aralarında
sözleşme bulunmadığını savunmuştur. Mahkemece, hükme esas alınan 22.04.2011 tarihli bilirkişi raporunda, davalı belediyenin davacı avukattan usulsüz hizmet alımı nedeniyle, sebepsiz zenginleştiği miktarın 20.089,56 TL hesaplandığı, ancak yasanın aradığı uygun koşullar sağlanmaksızın yasaya aykırı biçimde avukatlık hizmeti alınması konusunda her iki tarafın da kusurlu hareket ettiği, Borçlar Kanunu’nun 98, 43 ve 44.maddeleri hükümleri uyarınca her iki tarafında kusurlu olması, kusurun ağırlığı, hak adalet ve nesafet kuralları dikkate alınarak taktiren % 50 oranında indirim ile hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Öncelikle belirtmek gerekirse, taraflar arasında avukatlık veya hukuki müşavirlik sözleşmesinin bulunmadığı mahkemenin de kabulündedir. Davacı avukat, 4 yıl boyunca belediyeye aylık ücret karşılığı hukuki müşavirlik hizmeti verdiğini ispat etmek zorundadır. Dosya kapsamında bulunan deliller ile davacının sözkonusu hizmeti verdiği kanıtlanamamıştır. Bu durumda davacı aylık ücret talebine ilişkin istemde bulunamaz. Öyle olunca, davacının istemi de sadece aylık ücretler olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabul kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-Bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenler hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 150.00 TL harcın istek halinde taraflara ayrı ayrı iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.4.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.